Osmanlı döneminde kız istemeye giden analar,
oğullarını övmek için “Kuzumun ne içkisi, ne sigarası,
ne kumarı (ve genelevi kastederek) ne de başka
kötü alışkanlıkları var. Maaşı şu kadar, rüşveti bu
kadar!” derlerdi. Rüşvet, Osmanlı’nın kanına işte böylesine
işlemişti.
Konu rüşvet olduğuna göre, Prof. Dr.
Ahmet Mumcu’nun “Osmanlı Devletinde
Rüşvet” (İnkılap Yayınevi) adlı kitabını
anmamak, onu kaynak almamak olanaksız.
***
Osmanlı’nın sadece kadıları, subaşıları,
sübyan mektebi hocaları, tarikat şeyhleri, müftüleri,
şeyhülislamları, vezirleri, sadrazamları değil, padişahları bile
rüşvet alırdı, afiyetle rüşvet yerdi. Osmanlı’da ve Müslüman
âleminde “Kursağımıza haram lokma girmemiştir!”
böbürlenmesi bir kuyruklu yalandan ibarettir. Araplar
“Bahşiş” almadan parmağını oynatmaz. Avrupalı seyyahların
kaleme aldığı Osmanlı’yla ilgili bütün kitaplarda, rüşvete ayrılmış
özel bir bölüm mutlaka vardır.
Çoğu padişah, kendilerine de pay ayıracaklarını
(haraç ödeyeceklerini) bildikleri için sadrazamların, vezirlerin
rüşvet almalarına göz yumardı. Bu yönden hiç kaygıları yoktu: Nasıl
olsa, boyunlarını vurdurdukları zaman servetlerine de el
koyuyorlardı.
Valide Sultanlar, Hanım Sultanlar, Hasekiler
masekiler de rüşvet alırlardı. Ve asıl korkuncu, XVII. yüzyıldan
itibaren silahtar, mirahor, bostancıbaşı ve kapıcıbaşından oluşan
“mansıb (makam, rütbe), rüşvet ve iltizam (vergi
toplama) ticareti saltanatı” idi.
Osmanlı döneminde sadrazamların, vezirlerin,
padişah analarının, karılarının, hemşirelerin yaptırdığı
külliyelerin, camilerin, hastanelerin, medreselerin, hayratların
temel harcında mutlaka rüşvet olarak haram paraları vardır. Osmanlı
Dönemi’nde rüşvet neredeyse “Helâl”
mertebesindedir.
Günümüz Osmanlıperestlerı de elbette atalarının
izinden gidecektir.
***
Şimdi,
“Siyasetnâme” adlı kitabımdan LIX
sayılı şiiri okuyacaksınız. İlk basımı
1984 yılında Can Yayınevi tarafından
yapıldı. Beşinci baskısı “Susan
Denizin Sesiyle” adlı kitapta (Kırmızı
Yayınları, 2010) yer alıyor.
(Kaynak: Reşat Ekrem Koçu,
Osmanlı Tarihinin Panaroması, Ak Kitabevi,
1964; s.304)
***