Karl Marx, “Filozoflar
dünyayı yalnızca yorumlamışlardır, oysa sorun onu
değiştirmektir” der ve siyaset
dünyasında akan sular durur. Ama Marx’tan önceki ve çağdaşı
filozoflar dünyayı yorumlamasalardı, “dünyayı değiştirmek”
ihtiyacı Sakallı’nın aklına gelir miydi?
Felsefesiz eylem kuru gürültüdür.
Dünyayı yorumlayan filozoflar, amacı ve hedefi de gösterirler ama
“komutan” değildirler. Marx,
Kapital’de, Komünist
Manifesto’da, Fransa’da Sınıf
Mücadeleri’nde yorumu aşıp yol gösterirken de
filozoftur. “Filozoflar dünyayı yalnızca
yorumlamışlardır” derken kendisini de eleştirmiştir.
“Oysa sorun onu değiştirmektir” derken de
filozoftur.
***
Sadık Usta, “Peki ne
yapılmış, ne yapmışlar” sorusunun cevabını
“Dünyayı Değiştiren Düşünürler” (Kafka
Yayınları) dizisinde (4 kitap) arıyor.
[17. yüzyılla birlikte bilim adamları,
yüzyıllardır özgür düşünceyi yasaklayan skolastik felsefeye meydan
okuyorlardı ama attıkları adımlarla, henüz sistemin bütününü
sorgulayamıyorlardı, çünkü ellerinde doğanın gizemini çözecek
bilimsel veriler, olayların nedenini ortaya koyacak mantıklı
kanıtlar ve en önemlisi de keşifleri kolaylaştıracak devrimci metot
ve araçlar yoktu. Dolayısıyla bu durum, geçmişi sıkı bir eleştiriye
tabi tutarak aşmayı sınırlıyordu.]
***
[İnsanın en büyük handikaplarından biri, gelişmeleri sadece büyük dehaların (felsefe ve siyaset, bilim, kültür ve sanat insanları) zihinsel beceri ve buluşlarına indirgeyen dar görüşlülüğe ve anakronik (zamanı şaşırmış) bir anlayışa sahip olmasıdır. Çoğunlukla zannedilir ki insanlık, büyük dehalar yeterince ileriyi göremedikleri için çok daha ileriye gidememiştir. Bu sorunlu anlayış, kendisini en çok siyaset alanında göstermektedir. Halbuki büyük dehalar da günlük hayatta kullandığımız araçlar gibi belli bazı toplumsal koşulların ürünleridir. Nasıl ki bir aracın ortaya çıkması için önce ona olan ihtiyacın ortaya çıkması gerekiyorsa, büyük dehaların, teorisyenlerin, filozofların ve bilim insanlarının ortaya çıkması da belli bazı koşullara bağlıdır. (…)]
***