Umberto Eco’nun “Yanlış Okumalar”, “Yorum ve Aşırı Yorum” adlı iki kitabı var. Uzun süredir bir soruyu tetikliyorlar kafamda: ABD, Kanada ve Avrupa Birliği ülkelerinde devlet ve hükümet başkanlarına “hakaret”ten açılmış kaç dava var acaba? Robert de Niro bir süre önce, Başkan Trump için “fuck” fiilini kullanmıştı; acaba Trump, Robert de Niro hakkında hakaret davası açtı mı? Robert De Niro, 2016’daki başkanlık seçimlerinin öncesinde bir video yayımlayarak yine hakaretler yağdırmış ve “Trump’ın yüzüne yumruk çakmak istiyorum” demişti.
***
Robert de Niro’nun eleştiri tarzını
onaylamam. Sözü, Başyüce Erdoğan’ın talimatıyla
Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Savcılığı’na
“mevcutlu” götürülen ve hâkim karşısına çıkarılan
Müjdat Gezen ve Metin
Akpınar davasına getirmek istiyorum:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Halk TV’de Halk
Arenası programına çıkan Akpınar ve Gezen hakkında yaptığı
konuşmada iki sanatçıyı suçlu ilan etmiş ve yargıyı göreve
çağırmıştı: “Tabii isimlerini vermeyeceğim. Yargıda
gereği yapılacak. Bunun bedelini ödeyecekler. Şimdi git
yargıda bunun bedelini öde. Sonuna kadar
kovalayacağız” demişti. Konuşmasını anımsayalım:
***
“Biliyorsunuz bu CHP’nin yakası rozetli siyasetçileri yanında, bir de sanatçı-yazar kılıklı borazanları var. Bu borazanlardan üçü, geçtiğimiz günlerde CHP’nin resmi yayın organı olan bir televizyonda Türkiye ve benim hakkımda atıp tutmuşlar. Ne mi demişler? Önce ‘Gergedan nesli’ deyip millete hakaretle işe başlamışlar. Sonra, ‘Her şey sandıkla çözülmez’ demişler. Hızlarını alamayıp işi iç savaş goygoyculuğuna kadar götürmüşler. Sorsanız demokratlar, sanatçılar. Ama sandığa, yani milletin iradesine zerre kadar saygıları yok. Bunu sanatçı görünümü adı altındaki müsveddeler yapıyor. Yahu senin her yerin sanatçı olsa ne yazar? Başka ne demişler? ‘Şayet kendi istedikleri gibi bir demokrasi uygulaması olmazsa, belki lideri, yani beni, ayaklarından asarlarmış.’ Yahu hepiniz, topunuz cellat olsa ne yazar? Biz şehadete inanmışız. Biz kaderin üzerinde bir kadere inanmışız. Ama sizin imanınızda böyle bir şey yok. İmanınız yok ki. Onu konuşalım. Bununla yetinmemişler, ‘Belki mahzenlerde zehirlenerek ölür’ demişler. O da yetmemiş. ‘Belki başka liderlerin yaşadığı sonları yaşayabilirler’ demişler.”
***