Sayın Erdoğan, Muhammed Ali’nin cenazesinde ufak çaplı bir halkla ilişkiler faciası yaşadı. Basına yansıyanlara göre Ali’nin ailesi konuşma yapmasına müsaade etmedi ve Diyanet İşleri Başkanı’yla beraber cenazede Kuran okuma talebi reddedildi.
Müslümanların küresel lideri, neo-halife olma çabasında balta taşa vurulmuş oldu. Koca memleketin Cumhurbaşkanı apar topar Amerikalara gitti, kibarca refüze edilerek gerisin geri evinin yolunu tuttu. Sayın Cumhurbaşkanı ve danışmanları bu acullukları ve hazırlıksızlıklarıyla ülkemizin imajını da sarsmış bulundular. Cumhurbaşkanı’nın kendini bu pozisyona düşürmesinden bir vatandaş olarak utanç duydum. Zannederim cumhurbaşkanlığı mevkiine gelmiş birinin en çok dikkat etmesi gereken vatandaşlarını utandırmamak ve ülkesinin itibarını sarsmamak olmalı.
Belli ki neo-halifenin ABD’deki siyahilerin İslam inancı hakkında da bilgilendirilmesi lazım. Şayet iPad’i hâlâ kırık değilse, Google’a Elijah Muhammed, Wallace Fard Muhammed, Noble Drew Ali,Moorish Science Temple of America diye yazarak bir iki şey öğrenebilir. Hatta eli değmişken MalcomX’e ve onu katledenlere de bakabilir. Okuduklarından çok hoşlanmayacağını baştan belirteyim.
Sözleriyle bir devleti bağlayan cumhurbaşkanlığı makamına erişmiş biri hareket ve demeçlerine azami dikkat göstermek mecburiyetindedir. Sayın Erdoğan’ın bu konuda çok titiz olmadığı aşikâr.
Bu devirde kanları laboratuvarda analiz etmekten bahsetmesi Türkiye için son derece aşağılayıcı. Her ne kadar sonradan “ben kanı bozuk derken ırkçılık yapmadım, kültürümüzdeki bir ifadeydi” diye tevil etmeye çalışsa da söyledikleri yenilir yutulur laf değildir.
Kandan, kanın bozukluğundan, laboratuvar testlerinden bahseden birinin yeri 21. yüzyıl değil. Kanın saflığına bu kadar takılmış bir zihin yapısının kendini rahat hissedeceği zaman dilimi 1930’lar. Fikir arkadaşları ise belli. Şayet iPad’i hâlâ kırık değilse yine Google’a girerek Jozef Mengele ismini aratabilir. Okuyacaklarından hoşlanıp hoşlanmayacağını bilemiyorum. Muhtemelen asıl sorun da burada.
Sayın Erdoğan, Cumhuriyet tarihinin gördüğü en gayri ciddi siyasetçi. Bir laubaliler resmi geçidi olan yakın siyasi tarihimizde bu payeye erişmek özel bir çaba gerektirir.
Anlamadığı ve bilmediği bir inancın takipçisinin cenaze töreninin saflarında kendine görünür bir yer aramak, kan bozukluğundan bahsetmek bu ciddiyetsizliğin son işaretleri. Sayın Erdoğan’ın artık Mas-Kom-Yah piyesinin bir oyuncusu değil 80 milyonluk bir ülkenin cumhurbaşkanı olduğunu hatırlaması şart. Böylesine hareket ve demeçlerle ülkemizi eksantrik otoriter bir üçüncü dünya ülkesi lideri tarafından yönetiliyormuş gibi resmetmesi kabul edilemez.