100 yıllık parantezi kapatıyoruz dendi.
Sayın Davutoğlu’nun sevdiği bir
sözdü. Restorasyon anahtar kelimeydi, amaç memleketin başına türlü
bela açan “Yeni
Osmanlı” politikasını kitlelere
benimsetmekti. Göze girmek isteyen bir milletvekili, Cumhuriyet’i
600 yıllık Osmanlı’nın reklam arası olarak değerlendirdi. Son
olarak da AKP’nin MKYK eski üyelerinden biri yeni bir devlet
kurulduğunu ve bu devletin kurucusunun
da Recep Tayyip Erdoğanolduğunu
ifade etti.
Siyasal İslamcıların Cumhuriyetten haz etmediği
bir sır değil. Milli mücadele
sonrasında “yerli ve
milli” olmayan unsurların bir dikta yönetimi
kurduğuna inanıyorlar. Hatta bunun için Birleşik Krallık’ın
telkiniyle hilafetin kaldırıldığına, Musul ve Kerkük’ün masada
bırakıldığına, ana amacın Batı’ya eklemlenmiş bir devlet kurularak,
İslam ümmetinin gücünün kırılması olduğuna da inançları
tam.
Askeri ve bürokratik vesayetin de milletin
gerçek iradesinin tecellisini engelleyerek devletin asıl gücüne
ulaşmasını engelleme işlevi gördüğüne
eminler.
Tüm bunlar, siyasal İslamın memleketimizdeki
macerasını biraz olsun takip etmiş herkesin malumu. Kuzey
Afrika’dan çıkan siyasal İslamcıların formüllerindeki sömürgeci
devletlerin yerine bizzat vatandaşı oldukları Cumhuriyeti koyarak
düşünmeye alışıklar.
AKP iktidara gelene dek memleketi CHP ve
ordunun elbirliğiyle yönettiğine herkesi inandırma çabası açık.
Oysa 1950’den beri bu memleket siyasal İslamcılarla dirsek teması
olan sağ iktidarlar tarafından yönetilmiştir. Soğuk Savaş
döneminde, Komünizmle Mücadele Dernekleri’ni, İlim Yayma
Cemiyetleri’ni devlet desteklemiştir.