Adalet Yürüyüşü, Türkiye tarihinin en büyük
mitinglerinden biriyle tamamlandı. Az miting takip etmedim.
Böylesine bir kalabalığa hiçbirinde rastlamamıştım. Hem de bu
mitinge devlet desteği yoktu, otobüsler miting alanının kapısına
kadar servis yapmıyordu, toplu taşıma araçları bedava değildi,
Adalet Yürüyüşü’nü destekleyenler iktidar tarafından terörist diye
damgalanıyordu, Ankara’daki Barış Mitingi’ndeki katliam
akıllardaydı, tehditler havada
uçuşuyordu.
Bu şartlarda düzenlendi miting. Toplanan
kitlenin görkemi iktidar çevrelerini öylesine rahatsız etmiş ki
İstanbul Valiliği gecenin bir yarısı açıklama yaptı. Daha önce
Sayın Erdoğan’ın 2 milyon
kişilik olduğunu söylediği Maltepe Meydanı’nda hepi topu 175.000
kişi olduğunu belirtti. Kaç kişi olduğunu tespit etmem mümkün
değil. Ancak tek bildiğim daha fazla sayıda insanın toplanamayacağı
çünkü yer yoktu. Maltepe’de bir mitingde bundan fazla insanın bir
araya gelmesi fiziken mümkün değil. Tekrar edelim, meydanda ve
çevresinde ayakta duracak yer kalmamıştı. Şayet İstanbul
Valiliği’nin açıklaması doğruysa Türkiye’de bir mitingde en fazla
175.000 kişi toplanabiliyor demektir. Haliyle bu, Sayın Erdoğan’ın
gurur duyduğu dev mitingleri için de
geçerli.
Sayı tartışması önemsiz değil. İktidar, milleti
sadece kendisinin temsil ettiği söyleminin sarsılmasını istemiyor.
Ancak iktidarın uygulamalarına karşı yan yana gelen kitlelerin
büyüklüğü bu söylemi temelinden sarsmakta. Bu da valiliği böylesine
sarsak açıklamalar yapmaya, iktidar yanlısı kalemleri matematiğin
sınırlarında bir John
Nash gibi raks ederek şuur kaybına
uğramaya itti.