Çocukluğum ve ilk gençliğimde Ankara Belediyesi SHP
yönetimindeydi. 1994 yerel seçimlerinde sosyal demokrat partilerin
akıl almaz bir aymazlık göstererek ayrı adaylar çıkartmasıyla
Melih Gökçek kıl payı belediye başkanı oldu.
Çöplerden çıkan oy pusulalarının damgasını vurduğu bir hayli
şaibeli bir seçimdi. 1999’daki yerel seçimlerde Gökçek’in gitmesine
garanti gözüyle bakılıyordu. Ancak sosyal demokrat partilerimiz
yine aynı saçmalığı yaparak seçimlere farklı adaylarla girdi ve
Ankara’yı Melih Gökçek’e bir daha hediye etti.
Sonrasında AKP’nin iktidara gelmesiyle beraber Gökçek, Ankara
üzerindeki hâkimiyetini pekiştirdi. Unutulmamalı ki Melih Gökçek
Ankara Belediye başkanlığını kazanmamış, dönemin merkez sol
partileri toplam oyları yüzde 40’ları aşarken belediye başkanlığını
kaybetmeyi becermiştir.
Şayet Ankara, 23 sene boyunca belediyecilikten zerre anlamayan,
şehirciliğe özel bir nefreti varmış gibi kenti tahrip eden, onlu
yaşlarının başında hormon dengesi henüz oturmamış bir ergenin
yanında olgun kalacağı bu adamın yönetiminde kaldıysa hata kendi
içlerindeki anlamsız kavgalarla yerel yönetimleri kaybeden sosyal
demokrat partilerdedir.
Normal şartlar altında Melih Gökçek’in belediye başkanlığından
ayrılması şenliklerle kutlanacak bir hadisedir. Ancak normal
şartlar altında yaşamıyoruz ve siyasetin bütün kötü özelliklerini
bünyesinde toplamış bu şahsın artık Ankara Belediyesi’ni
yönetmeyecek olmasına sevinemiyoruz.
İstanbul’dan sonra Bursa ve Ankara belediye başkanlarının
istifaları memleketimizde her şeyin tek bir kişinin denetiminde
olduğunu bir daha gösterdi.
Bugün Sayın Erdoğan haricinde hiçbir siyasetçinin yarını belirli
değildir. Melih Gökçek gibi şahsi dükalığını kurmuş birini
gönderebilen bir gücün karşısında hiçbir milletvekili, bakan ya da
belediye başkanı d...