Söylediği sözün bir ağırlığı olsaydı, makamı ortadan kaldırılsın
diye kendini böyle paralamazdı. Ancak insan yine de şaşırıyor.
Hatırlayalım ne demişti Sayın Binali
Yıldırım:
“Şimdi, referandum olması halinde, elbette kimseye, ‘OHAL
altında seçime gidildi… OHAL şartlarında referandum
yapıldı’ gibi bir söz söyleme fırsatı vermeyiz. Bu
nedenle referandum öncesi OHAL kaldırılır
diye düşünüyorum.”
Referandum bu pazar. OHAL altında seçime giriyoruz. Hem de ne
OHAL.
Anayasa Mahkemesi, OHAL KHK’lerinin OHAL ile ilgili olup olmadığını
denetleme yetkisini kullanmadı. Böylelikle hem kendi içtihadını
hiçe saydı hem de Anayasa Mahkemesi’ni anlamsızlaştırdı. Bu kararın
altına imza atanlar unutulmayacak.
Kış lastiği hakkında düzenleme bile OHAL KHK’siyle yapıldı. Darbe
girişimiyle mücadele etmek ciddi iştir. Ancak devletin her
zerresine sinen ciddiyetsizlik, işi OHAL KHK’sinin içine kış
lastiği tıkıştırmaya kadar vardırdı.
Meclis’in en büyük üçüncü partisinin genel başkanı hapiste. Çok
sayıda milletvekili de öyle.
2004 senesindeki MGK kararına rağmen Gülen cemaatine her türlü
devlet imkânını sunanlara dokunan yok ama Cumhuriyet’in yönetici ve
yazarları akla isyan eden gerekçelerle tutuklu.
TSK’nin komuta kademesini ele geçirmeye yönelik cemaatin kumpas
davalarını sonuna kadar savunan siyasetçi ve gazetecilerden
iktidara biat edenlere dokunan yok. Bırakalım dokunmayı,
kendilerini her yerde en büyük cemaat düşmanı diye pazarlamalarını
bizzat iktidar teşvik ediyor.
Darbe girişimi kendilerine ihbar edilmesine rağmen saatlerce
Cumhurbaşkanı’nı, Başbakan’ı, Ankara ve İstanbul valilerini,
Emniyet müdürlerini uyarmayan, generallerin bir düğünde topluca ele
geçmesini engelleyemeyen Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı,
darbecilerin bombaladığı Meclis’in kurduğu komisyona gelip ifade
vermeye bile tenezzül etmemiş.