Erdoğan’ın gerçeklikle ilgisi olmayan
açıklamalar yapmasına alışığız. Gazete arşivlerine başvurmaya gerek
duymadan, Dolmabahçe Camii’nde içki içilmesinden, Kabataş’ta
başörtülü bir kadına saldırıya, Kolomb öncesi
devirde Küba’da cami bulunduğuna dek sayısız örnek verilebilir.
Otoriter liderlerin kendi alternatif gerçekliklerini yaratmaları
sık karşılaşılan bir durum. Siyasetçilerin yalan söylemelerinin pek
şaşırtıcı bir yanıyok. Öyle ki, konu hakkında Chicago
Üniversitesi’nden Profesör John J. Mearsheimer’ın
“Liderler Neden Yalan Söyler” başlıklı bilimsel bir incelemesi dahi
mevcut.
Bu yalanların sadece şahsi hırslar sebebiyle değil, milletin ve
devletin bekasının korunması amacıyla söylendiğini ileri sürenler
de var.
Seçime iki hafta kala aday Erdoğan’ın ardı ardına gerçeklikle
bağlantısız açıklamalar yapması nasıl değerlendirilmeli?
Duvar sitesi bir özet yapmış. Buna göre Erdoğan, 1987’de yapılan
İzmir havaalanını kendilerinin yaptığını söyledi.
Isparta’ya üniversiteyi AKP’nin kurduğunu ileri sürdü. Üniversite
1992’den beri oradaydı.
Adıyaman’da 1992’den beri havaalanı vardı. Ancak Erdoğan, onun da
kendi dönemlerinde inşa edildiğini açıkladı.
6-7 Ekim olaylarının 7 Haziran seçimlerinden sonra gerçekleştiğini
savundu. Oysa 53 vatandaşın ölümüyle sonuçlanan çatışma seçimden
bir sene öncesindeydi.
Komünistlerin Boğaz Köprüsü’nü satmak istediğini ancak
Özal’ın buna karşı koyduğunu iddia etti. Köprüyü
satmak isteyen Özal iken satılmasına karşı çıkan komünizmle ilgisi
bulunmayan Halkçı Parti Başkanı Necdet Calp
idi.
Önceki gün ise ilkokulu tek parti dönemind...