Star gazetesi, devletin resmi gazetesi gibi bir yayın organı.
Haliyle, düzenlediği Necip Fazıl ödülleri de
devlet erkânının katılmayı sevdiği neredeyse resmi nitelikte bir
törenle takdim ediliyor. Siyasal İslamın en büyük derdi kültürel
iktidarını kuramaması. O konuda bir hayli içli, güçsüz ve hırslı.
Diğer mahalleden devşirilen Necip Fazıl’a bu denli sarılmalarında
da bu derin kompleksin önemli bir yeri var.
Gelgelelim, bal bal diyerek nasıl ağız tatlanmazsa, Necip Fazıl,
Necip Fazıl diyerek de kültürel iktidar kurulamıyor. Bir defa,
sahiplenilen şaire asgari saygı bile gösterilememiş. Star gazetesi,
ödül törenini sürmanşetten afili bir Necip Fazıl çizimi ve
imzasıyla “Ya İslamla yükselir, ya inkârla çürürsün, bu yol mezarda
bitmiyor, gittiğinde görürsün...” diye duyurdu. Fakat bu dizeler
“Üstad’a” değil, Abdürrahim Karakoç’a aitti.
Kıyıda köşede kalmış ufak bir haberden değil, koskoca sürmanşetten
bahsediyoruz. Kim bilir kaç gözün incelemesinden geçmiştir.
Bu basiretsizliği görünce dünkü yazıda cevabını aradığım soruların
peşini bırakmaya karar verdim. Böylesine özensiz ve özenti
şahısların, Necip Fazıl’ın teokratik ve totaliter devlet projesi
hakkındaki düşüncelerini merak etmenin bir anlamı yok.
Okumamışlardır, okudularsa anlamamışlardır, büyük ihtimalle de
başkasının yazdıklarıyla karıştırmışlardır.
“Üstad” hayatta olsa ve Star gazetesinin yaptığı bu hatayı görse
sinirlenir miydi? Celalli bir insana benzer. Muhakkak kızardı.
Ancak muhtemelen belli bir ödeme karşılığı sesini yükseltmezdi.
Necip Fazıl’ın paraya düşkünlüğü sadece kumar tutkusuyla sınırlı
değildi malum. Türk Jokey Kulübü parasını bastırdı diye “At’a
Senfoni” diye şiir yazıp dize dize at övebilmiş biriydi
neticede.
Necip Fazıl’seve...