İktidar medyası, propaganda bülteni olmaktan gurur duyan,
talimatla yayın yapan bir mecra. Türk Lirası’nın dünyadaki
neredeyse bütün para birimleri karşısında önlenemeyen düşüşü
hakkında haber yapmamaları da, bu durumun yeni bir kanıtı.Ülkenin
genelini ilgilendiren büyük bir ekonomik darboğaz yokmuş gibi
davranmanın gazeteciliğin herhangi bir niteliğiyle bağdaşmadığı
ortada. İktidarın olan biten karşısında henüz bir tutum
belirleyemediğini ve dolayısıyla medya organlarına talimat
gönderemediğini anlıyoruz.
Bu elbette böyle devam etmeyecektir. Ekmeğin gramajının
azaltılmasını “ekmek israfına son” diye duyurabilen bu yayın
organlarının, ekonomideki krizi de yaratıcı bir üslupla
ambalajlayıp sunacağına şüphe yok.
Kaç zamandır ağır çekimde yaşanan krizin, ABD’yle pastör
Brunson sebebiyle gerilen ilişkilerle beraber
derinleşmesi iktidara bir imkân sağlıyor. Yaptırım uygulanan
ülkelerin iktidarları, nadiren zayıflar. Halk yoksullaşır, kimi
ürünlerin tedarikinde zorluk çekilir. Ancak iktidara yakın ahbap
çavuşlar zenginleşir. Daha önemlisi, iç kamuoyuna “dış güçlere
direnen lider” imajı pompalanır. Her türlü muhalefet dış güçlerle
işbirliği yaptığı gerekçesiyle boğulur.
Şayet Türkiye ve ABD yakın zamanda bir mutabakata varmaz ve bu
saçma kriz dallanıp budaklanırsa, şimdilik sembolik önem taşıyan
Amerikan yaptırımları ciddi boyutlara erişebilir. Bu durumda hem
yaptırımların hem de ekonomik darboğazın faturası muhalefete
çıkarılacaktır.
16 senedir ekonomi yönetiminin AKP’de olması,
Erdoğan’ın başkan olunca ekonominin düzeleceği
sözünü vermesi vs. bir şey değiştirmeyecektir. HDP çoktan sistem
dışı ilan edilmiştir. CHP de aynı yolda.
Amerikan yaptırımları hayata geçirilsin ya da geçirilmesin, yaşanan
ekonomik kriz dış güçlere ve CHP’ye bağ...