Normal şartlar altında bir referandumdan sonra, o referandumun
sonuçlarını değerlendiren bir yazı yazılması beklenir. Ancak
şartlar normal değildir ve üzerinde konuşulacak bir seçim sonucu
bulunmamaktadır. Bunun da sebebi açık. Ortada bir referandum
yok.
YSK başkanının seçim günü yapmış olduğu açıklama ile mühürsüz
oyları geçerli sayması seçimin geçersizliğiyle
sonuçlanmıştır.
Seçim Kanunu’nda mühürsüz oy pusulalarının geçersiz sayılacağı
şüpheye yer vermeyecek şekilde, açıkça belirtilmiştir. Mühürsüz oy
pusulalarını geçerli saymakla, yırtılmış ya da sahte oy
pusulalarını geçerli saymak arasında bir fark yoktur.
YSK başkanının yaptığı açıklama hangi hukuk kuralına dayanmaktadır?
Bir hukuki gerekçesi olmayan bu açıklama haliyle yok hükmündedir.
Bu açıklama sonrası kaç adet mühürsüz oy pusulasının sandıklara
sızdırıldığı bilinemeyeceği için de seçim geçerli değildir.
Kaldı ki henüz bu yazı yazıldığı saate kadar YSK bir karar almış da
değildir. Büyük ihtimalle diğer YSK üyeleri böylesine açıkça hukuka
aykırı bir kararın altına imza atmaya haklı olarak
çekinmektedir.
YSK başkanı seçim günü devletin mührünü tanımadığını ilan etmiştir.
Bu devlete karşı bir başkaldırıdır. Hukuki temeli olmayan bu
açıklama hukuk devletinin ve seçim güvenliğinin bu ülkede ortadan
kalktığının da delilidir.
Hiç kimsenin devletin mührüne isyan etmek ve devlete karşı
kalkışmada bulunmak hakkı yoktur.
Milli irade, yasama eliyle seçimlerin nasıl yapılacağını Seçim
Kanunu’nda belirlemiştir. YSK başkanı Seçim Kanunu’nu dolayısıyla
milli iradeyi çiğnemiştir. Hukuk fakültesinde öğrenci olsa ve bu
sonuca varsa sınav kâğıdı “fahiş hata” gerekçesiyle sıfır
alacaktır.
“Mühürsüz seçim”, geçersiz seçimdir. Kanun öylesine açık ki bunun
tartışılıyor olması bile içine düştüğümüz durumun vahametini
göstermekte.
Hukuka aykırı ve gayrimeşru bir seçimle anayasa değiştirilemez. Bu
sebeple bu anayasa değişikliği hüküm doğuramaz. Hukuki tek çıkış
yolu ise seçimlerin iptali ve tekrarıdır.