Dünya görüşünüzü nefret üzerine kurarsanız, siyasi
çıkışlarınızın nefret ettiklerinizle benzemesi kaçınılmazdır. Öfke
baldan tatlıdır ve nefret fena halde bulaşıcıdır. Birbirlerine
düşman görünen her millet ve dinden faşistin, otoriterin ve yobazın
bazı kritik zamanlarda aynı şekilde davranması bundan.
Özellikle LGBTİ bireylere ve onların toplumsal mücadelesine karşı
etnik ve dini aidiyetleri aşan bir tepki mevcut. Orlando katliamını
gerçekleştiren IŞİD’e bağlılığını bildiren bir Müslüman. Neredeyse
aynı gün Los Angeles onur yürüyüşüne gitmek üzereyken silah ve
bombalarla yakalanan ise bir Hıristiyan.
Geçen seneki Tel Aviv’deki onur yürüyüşünde bir kişiyi öldürüp altı
kişiyi yaralayan ise fanatik bir Hasidik Yahudi. Rusya’da Moskova
belediye başkanı, onur yürüyüşlerini şeytani ilan edip
yasaklamasıyla meşhur. Buna rağmen toplanmaya çalışanlar ise aşırı
milliyetçi, Ortodoks ve Neonazi grupların saldırısına uğruyor.
Sırbistan’da, Bulgaristan’da, Slovakya’da yürümeye çalışanlara
saldıranlar genelde faşist dazlaklar.
Karşı karşıya gelse birbirlerini boğazlayacak olanlar, söz konusu
eşcinsellik olunca aralarında uluslararası bir örgüt kurmuş gibi
senkronize davranmayı biliyor.
Memleketimizde ise bu dalgaya önce Müslüman Anadolu Gençliği isimli
dernek katıldı. Yayımladıkları
bildiride “Laikistan Cumhuriyeti’nin müsaade ettiği
sapkınlığamüdahale etmekle mükellefiz, seni de
bekliyoruz” çağrısı yapıldı.
Ardından koroya Alperen Ocakları dahil oldu. Alperenlerin İstanbul
İl Başkanı düzenlediği basın toplantısında Alperen
Ocakları’nın “derin milletin” temsilcisi olduğunu
belirttikten sonra “Ecdadımızın ağır bedeller ödeyerek
bizlere miras bıraktığı bu topraklarda ahlaksızların
fantezi yapmasına müsaade etmeyeceğiz. Aksitakdirde tepkimiz
çok net ve sert olacaktır” dedi.