Ceyda Karan, dünkü köşesinde dünyada ve
özellikle Batı’da yükselen aşırı sağcı partilerden bahsetmiş.
Uzunca bir süredir dünyanın gündeminde bu konu var. Toplumsal
kutuplaşma sadece bize ait bir sorun değil. ABD’de şu aralar
popüler olan Braindead adlı televizyon dizisinin, Amerikan toplum
ve siyasetindeki kutuplaşmayı hicvetmesi boşuna değil.
Doğu Avrupa ülkeleri çoktan aşırı sağcı bir rotaya girdi.
Önümüzdeki bir iki sene içinde gerçekleşecek seçimler sonucunda
Avrupa’nın çoğu ülkesinin, benzer partiler tarafından yönetilmesi
mümkün.
Rusya’nın ya da Türkiye’nin durumu da malum. Uzunca bir süredir
yeni otoriter rejimler adı verilen ailenin içinde yer alıyoruz.
Özetle, özgürlükçü ve çoğulcu demokrasi fikri darbe üzerine darbe
almakta. Hele olur da ABD’de kasım
ayındaDonald Trump başkan
seçilirse, bu gidişatın giderek hızlanacağını söylemek
mümkün.
Neoliberal iktisadi sistem çöktü ve kendi üzerine kapaklanmak
üzere. 2008 mali krizi sistemin bütün arızalarını gösterdi. O
krizin etkilerinin de bugünkü aşırı sağa savrulmada büyük pay
sahibi. Fukuyama’nın “tarihin
sonu” tezinden pek bahseden kalmadı.
Her durumda, gelecek çok parlak değil.
Robot teknolojileri ve yapay zekâdaki gelişmeler sadece bilimkurgu
filmlerini ilgilendirmiyor. Oxford Üniversitesi’nde yapılan bir
araştırma, önümüzdeki on ila yirmi yıl içinde ABD’deki işlerin
yaklaşık yarısının makineler tarafından yapılacağını ortaya
koyuyor. Gelişen teknolojinin özellikle ulaşım, lojistik, büro
hizmetleri ve üretim bandında çok kişiyi işsiz bırakacağı
öngörülüyor.