Dün Necip Fazıl Kısakürek’in ölüm yıldönümüydü. Malum, kendisi
Erdoğancı iktidarın kavruk alıntı âleminin belki de en önemli
parçası. Cumhurbaşkanı’nın kendisiyle şahsen tanışmışlığı da var.
1975 senesinde Milli Türk Talebe Derneği’nin bir etkinliğinde
şairi, Erdoğan şu sözlerle tanımlamış: “Bizi 4 kıta, 7 iklim hâkim
kılan ruhun mimarı.”
Bunu Birlik Vakfı’nın Necip Fazıl adına düzenlediği bir ödül
töreninde açıklamıştı. Birlik Vakfı ise Milli Türk Talebe Derneği
geleneğinden çıkmış siyasi hareketin cisimleşmiş hali. Başkanı
İsmail Kahraman. Hani, anayasadan laikliğin çıkartılması
gerektiğini öneren şahıs. Birlik Vakfı da doğrudan dini referanslar
içeren bir anayasa taslağı hazırlamasıyla biliniyor.
İktidardaki İslamcı siyasetçilerin gençlik yıllarında Necip Fazıl
tarafından şekillendirildiği meydanda.
İki sene evvel bir başka Necip Fazıl ödül töreninde, dönemin Milli
Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Necip Fazıl’ın gösterdiği hedeflere
ulaşmakta bakanlığının ihmali olduğunu ve bunu gidereceklerini
söylemişti.
O hedef neydi? Sayın Erdoğan’ın tekrar etmekten çok hoşlandığı,
yine şairin ifadesiyle “Dininin, dilinin, beyninin, ilminin,
ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlik...”
4+4+4, laikliğin anayasadan çıkarılması talebi, çapulcu ifadesi
hatta milli içkinin ayran olmasına kadar Erdoğan’ın birçok
söyleminin patenti Necip Fazıl’a ait.
Gelgelelim, meşhur şaire sadece şair demek büyük haksızlık olur.
Edebi kısmını bir tarafa bırakalım. Kendisi aynı zamanda ve aslında
öncelikle bir ideolog. Demokrat Parti’den alınan örtülü ödenek
paralarıyla ve Büyük Doğu dergisiyle somutlaşan bu ideologluk,
“İdeolocya Örgüsü” eserinde zirveye varmakta. Necip Fazıl, bu
kitabında Başyücelik diye tanımladığı bir rejimi kurtuluş formülü
olarak teklif etmekte.
Devlet başkanının adı belli, Baş Yüce. Fena halde İtalyan
faşizminden mülhem. Rejim İslami bir faşizm. Neredeyse her şey
yasak. Pastanelerin bile bazı koşullarda kapatılması gerektiğini
ileri sürecek kadar kendinden geçmiş bir teklif.
Sabetaycıları, Yahudileri, Rumları ve Ermenileri ve diğer yabancı
gördüğü unsurları memleketten defetmeyi amaçlıyor.
Yani iktidarın kutup yıldızı, cumhurbaşkanından Milli Eğitim
Bakanı’na siyasi fikirlerine övgüler dizilen Necip Fazıl’ın
hayalleri ile Hitler’in “Kavgam”ı fena halde akraba.