Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticileri,
“FETÖ”cü olmak suçlamasıyla iki defa müebbet hapisle
yargılanan bir savcının başlattığı soruşturmayla tutuklandı.
İddianamede “FETÖ”nün itirafçı
imamlarından Hüseyin Gülerce gibi
hayatından Fethullah Gülen’i
çıkartsak koca bir boşluk kalacak tuhaf insanların tanıklıkları yer
alıyor.
Hukuk tarihinde bir ilk olarak ismi saklı
bilirkişilere başvuruluyor. İsmi belli olan bilirkişi ise
Cumhuriyet’in manşetlerini kesip biçerek açıkça manipülasyon
yapmakta. Ayrıca herhangi bir bilirkişi listesinde yer almadığı
gibi hangi nitelikleri sebebiyle fikrine danışıldığı da belirsiz.
Vakıflar Kanunu’na ilişkin hukuki yorum ise bir arkeoloğa
yaptırılıyor.
Tuhaflıklar bundan ibaret değil. Önceki gün
savunmasını yapan Akın
Atalay’dan alıntılayalım:
“28 Mart 2011’de EFT yoluyla
2.500.- TL
gönderdiğim Hüseyin
Aktaş bir parkeci.
Oturduğum evin salonundaki parkeyi
yenileme işinin karşılığı olarak
kendisine yapılan bir ödeme söz konusu.
İşte bundan yola çıkan savcı mealen ve
mecazen diyor ki; ‘Ey Akın Atalay, bundan 6
buçuk yıl önce evindeki parke işlerini yaptırıp karşılığında
2.500.-TL ödediğin Hüseyin Aktaş’ın bir oğlu var. Oğlunun
adı Atilla. İşte bu Atilla bir
gün Bursa’daki bir restoranda yemek yiyor. Yemek yediği restoranı
işleten Boğaziçi Tic. Ltd. Şirketi ile bu şirketin sahibi
olan Şaban
Aydın hakkında MASAK’ın raporu var. Ver
bakalım hesabını!..’ Ne
desem?”