Donald Trump, başkan
seçildiğinde iktidar çevreleri ne kadar da neşeli ve coşkuluydu.
Demokratların adayı Hillary Clinton, Gülenci ilan
edilmişti. Türkiye’ye karşı oyunlar peşinde koşan Amerikan müesses
nizamını yıkması beklenen Trump’a karşı kollar açılmıştı. Yeni
Amerikan başkanını kucaklamaya hazırdılar. Siyasal İslamcı bir
mizah dergisinde rabia işareti yapan bir Donald Trump karikatürü
“Ne yapsalar boş, Clinton’ın ötesinde bir Trump vardır” başlığıyla
yayımlanmıştı. Adama neredeyse AKP’nin Amerikalı adayı muamelesi
yapmaya varacak bir hayranlık duyuluyordu.
Tutarsız ve darmadağın bir siyaseti pragmatizm diye yutturmayı ana
ilkesi haline getirmiş iktidarın, bu büyük aşktan vazgeçip
taraftarlarının Trump’ı protesto etmek için turp ısırması çok vakit
almadı.
Rusya’yla ilişkiler kötüyken, Türkiye’deki terörist saldırılardan
Putin’i sorumlu tutan medya, dün âşık olduğu
Trump’ı bugün baş düşman belliyor. Yarın işler değişirse yine
Donald reis diye manşet atmaktan da çekinmezler.
Tabii, Trump’ın bir yarını olacaksa. Geçen salı, ABD’nin
skandallarıyla meşhur başkanı siyasi hayatının şimdilik en zor
gününü yaşadı. Hem eski avukatı Michael
Cohen hem de eski kampanya yöneticisi Paul
Manafort iki ayrı davadan mahkûm oldu.
Vergi kaçakçılığı, dolandırıcılık, Trump’ın beraber olduğu bir
porno yıldızına ve Playboy güzeline sessiz kalmaları için ödeme
yapmak. Manafort, hayatının geri kalanını hapishanede geçirebilir.
Trump’ın sırlarına hâkim olan eski avukatı Cohen ise savcılıkla
işbirliği yapmaya karar verdi. Cohen’in avukatı Lanny
Davis, müvekkilinin “2016 seçimlerindeki hileler, gizli
anlaşmalar ve bilişim suçlarına dair” bilgilere sahip olduğunu
açıkladı....