Devrimci Gençlik Dernekleri genel sekreteri ve İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümü öğrencisi Berkay Ustabaş, 5 Ocak’tan beri tutuklu. Berkin Elvan’ın cenazesine katılmak, kütüphanesinde sol yayınlar bulundurmak gerekçeleriyle tutuklandığı basına yansımıştı. Cenazeden dört sene sonra, evinin basılmasını takiben savcılığa kendi gittiği halde, delilleri karartma ve kaçma şüphesi nedeniyle tutuklanması da öyle. Silivri’den Kırıkkale cezaevine gönderildiğinde gördüğü muamele ise “Cezaevinde ‘hoş geldin’ dayağı” başlığıyla Cumhuriyet’te yer almıştı. Bugün Çağlayan Adliyesi’nde duruşması var. Saflıkla suçlanmak pahasına, tutuksuz yargılamanın esas kural olduğunu yargı mensuplarına hatırlatalım.
Ceza hukukuna hâkim ilkelerin ters yüz edildiği bir hukuk
düzenindeyiz. İstisna olması gereken tutuklu yargılama ana kural
haline geldiği için, tahliye kararları kamuoyunda beraat kararı
gibi algılanıyor. Bu da tutuklamanın bir tedbir değil bir
cezalandırma vasıtasına dönüştüğünü gösteriyor.
Şu yukarıdaki paragrafın benzerini sayısız hukukçu ve gözlemci
senelerdir yazıp çizmekte. İktidarın kurduğu ittifaklara göre
tutuklananlar değişse de tutuklamayı bir cezalandırma cihazı olarak
kullanma alışkanlığı değişmiyor.
Bir öğrenci de, ana muhalefet partisinin genel başkan yardımcısı da, milletvekilleri de, Meclis’te grubu olan partinin genel başkanı da tutuklamadan nasibini almakta. Şu anda okuduğunuz gazetenin yönetici ve yazarları aylarca tutuklu kalmadı mı?
Bugün pek olağan bir şeymiş gibi, “sembolik tutuklulardan” bahsedilen bir dönemdeyiz. İki senedir, adli yargı açılışları yürütmenin merkezi Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenleniyor. Sözüm ona kuvvetler ayrılığı var ama hâkim ve savcılar belediye otobüsleriyle Saray’a taşınıyor. Adli açılış töreni bir çeşit muhtarlar toplantısı havasında.
Eski Avrupa Birliği Bakanı ve TBMM Dışilişkiler Komisyonu başkanı, AKP milletvekili Volkan Bozkır, bir röportajında “ ‘Türkiye’de hukuk yoktur, cezaevleri şöyledir’ gibi bir imaj” yaratılmasından şikâyet etti. Ardından da yargının “FETÖ”den temizlendikten sonra “Tekrar AİHM kararlarına atıfta bulunmaya” başlandığını ifade etti.