Cumhurbaşkanı Erdoğan memleketimizin en meşhur vakfı TÜRGEV’de
konuştu. Gerçi Cumhurbaşkanımız neredeyse 24 saat içinde
İstanbul’un fethi törenlerinde ve gece yarısına doğru İzmir’de
havaalanında da konuştu. Muhtemelen bu yazı yazılırken, matbaada
basılırken ya da siz okurken de bir yerlerde konuşacak. 1990’lı
yılların “konuşan Türkiye” sloganı meğer hayata böyle
geçecekmiş.
Sayın Erdoğan, memleketimizin en meşhur vakfı TÜRGEV’deki
konuşmasında en sevdiği konulardan birine yani aile, evlilik, çocuk
kısaca zürriyet davamıza değindi:
“Zürriyetimizi artıracağız. Neslimizi çoğaltacağız, nüfus
planlamasıymış, doğum kontrolüymüş, hiçbir Müslüman aile böyle bir
anlayış içinde olamaz. Rabbim ne diyorsa, sevgili Peygamberimiz ne
diyorsa biz o yolda gideceğiz.”
Müslüman olmayan vatandaşlarımız kusura bakmasınlar,
Cumhurbaşkanımız şimdilik onların zürriyetiyle ilgilenmiyor.
Osmanlı millet sistemi de bunu gerektirir. Artık o vatandaşlarımız
da kendi “milletbaş”larına danışsın.
Kürtaj, sezaryen, doğum kontrolü gibi meseleler Cumhurbaşkanımız
olsun hükümetimiz olsun büyüklerimiz tarafından sıklıkla ele
alınıyor. Bunlar dünyanın birçok yerinde tartışma konusu.
İnsanların cinsel hayatları, aile yapıları hakkında ayrıntılı
fikirlere sahip, boş vakitlerinde bunlara kafa yoran bir siyasetçi
tipi var.
Bunlar arasında benim favorim bir zamanların Romanya diktatörü
Çavuşesku. Malum, kendisi aynı zamanda Bükreş’in ortasına dünyanın
Kennedy Uzay Üssü ve Meksika,Teotihuacan’daki Tüylü Yılan
Tapınağı’ndan sonra en büyük binasını yani Romanya Meclis Sarayı’nı
dikmesiyle de biliniyor.
Çavuşesku büyük hayalleri olan biriymiş. Ülkesinin nüfus artış hızı
hayallerine yetişmeyince derhal bir kanun çıkartmış. Romanya
çapında kürtajı ve bütün doğum kontrol yöntemlerini
yasaklayıvermiş. Bununla da yetinmemiş, 25 yaşın altında devlet
çalışanı bütün kadınlara senelik jinekolojik muayene zorunlu
tutulmuş. 25 yaşından büyük çocuksuz, bekâr kadınlar ile çocuksuz
ailelere de senelik para cezaları kesilmiş.