FETÖ davaları Ankara ve İstanbul'da başladığı günden bu yana hepimizin her gün tekrar ve tekrar şahit olduklarımız; şaşırma duygusunu hala yitirmemiş olanların her gün tekrar tekrar şaşırdıkları şey şu: FETÖ örgütü üyeleri mahkemelerde umarsızca, utanmazca, ahlaksızca yalan söylüyor. Bu insanların örgütleri tehlikeye düştüğünde yapabileceklerinin bir sınırı, düşebilecekleri noktanın bir alt eşiği bulunmuyor. Tutukluların tüm Türkiye'yle, hatta tüm dünyayla, gözlerimizin içine baka baka alay etmeleri ise, ya güvendikleri bir dağ olduğunu ya da tamamen çaresiz durumda olduklarını gösteriyor, ki ikisi de kötü.
Bizim, yani bu ülkeyi sevenlerin ne yapmamız gerekiyor? Kaybedeceği hiçbir şey kalmamış olanlara karşı gardımızı almamız; kimi eliyle, kimi diliyle, kimi kalbiyle adaletin tesisi için çabalamamız; hiç değilse takım elbiseli semirmiş darbecilerin mahkeme salonlarında şov yapmasının önünü almaya çalışmamız.
Peki, ne yapıyoruz? Sözü, ikisi de Çengelköy'de şehit edilen iki 15 Temmuz şehidinin yakınına bırakmak istiyorum. Yeni Şafak'ın şehidi Mustafa Cambaz'ın oğlu Alpaslan Cambaz ve Halil Kantarcı'nın eşi Ayşe Kantarcı'ya. Önceki gün Silivri'de başlayan ve 15 Temmuz 2016 gecesi İstanbul'da 89 insanın öldürülmesinin hesabını sormak üzere açılan 15 Temmuz İstanbul Davası'nın görüldüğü salona gitmişler ve sosyal medyada yazdıklarına göre bakın nelerle karşılaşmışlar: