Ama yine de daha çok öğrenmek, daha çok bilmek isteriz, o döneme ait olmasına karşın yeni ortaya çıkartılmış her detayın üstüne merakla gideriz. Sanırım olanlara vakıf olmakla, her 27 Mayıs’ta yüreğimize taş gibi oturan sızıdan kurtulacağımızı vehmederiz.
Ama nafile, Demokrat Parti’ye “Türkiye’yi baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü“ gerekçesiyle yapılan darbenin detaylarını öğrenmeye başladıkça iyiye gitmez hiçbir şey. Kaşıdıkça kabuğu soyulmaya, iyileşmeye yüz tutmuşken kanamaya; sonra tekrar kaşınmaya başlayan bir yara gibidir bu. Ve herhangi bir iyileşme ihtimali yoktur, zira o darbede Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan darağacında ipe çekilmiştir, çoğumuzun için yakan, bitimsiz dert budur.
Bizden bir önceki kuşağın çocukluk dönemlerine denk gelmiş 60 darbesi, annelerimiz babalarımız bile pek iyi hatırlamıyor olabilir yani; ama büyükanneler ve dedeler eğer hayattalarsa mutlaka bilir. Fakat tuhaf, bilirler ama onlar da hiç bahsetmemiştir 27 Mayıs’tan, neler olduğunu merak etseniz, ısrarla sorsanız dahi, belki acılı bir ah ediş, üzüntülü bir iç çekiş dışında, ne ses ne nefes çıkmıştır ağızlarından.