Geçtiğimiz hafta başladığım Aydınlar dizisinin ilkinde, hiçbir
zaman sömürge olmayan Türkiye'nin; “sömürge aydını” kavramını
birebir karşılayan aydın tipini konu etmiştim.
Yazıda, Kemalist aydınların 2000'lerin başına dek sürdürdükleri
sıkı devletçilikten nasıl olup da AK Parti, hükümet ve giderek
devlet karşıtlığına evrildiğini; elitistlerin nasıl olup da solcu
jargona döndüğünü yazmıştım. Evet, Kemalistler artık solcu söylemi
tercih ediyor, seçkinciler işçi ve yoksul dostluğuna başlıyor ve
son olarak geldiğimiz noktada hepsi birlikte PKK destekçiliğine
soyunuyordu.
Solcu jargona sarıldılar, çünkü Kemalist elitizmin toplumda bir
karşılığı yoktu. AK Parti ve Erdoğan'ın temsil ettiklerini gözden
düşürmenin tek yolu ise; dindar bir görüntü verilemeyeceğine göre,
işçi ve yoksul dostu gözükmekti. Bir zamanlar PKK karşısında
askerlerden daha şahin pozisyon alan medya elitlerinin, son 2, 3 ay
içinde aniden PKK destekçisi oluvermesinin de nedeni AK Parti
karşıtlığıydı; PKK'nın öldürmeye devam etmesi demek AK Parti'nin
gelmiş geçmiş en büyük projesi olan Barış Süreci'nin çökmesi
demekti. Ama açıktan PKK katliamlarını kutsayamayacakları için
“savaşı Erdoğan istiyor” gibi mantıkla çelişen tezler ortaya
attılar ve tuhaf ama bunu bir kesime de satabildiler