Ardından geçtiğimiz 17 yılda AK Parti hükümetlerinin kadınlara tanıdığı yasal pozitif ayrımcılıklar erkekleri mutsuz etti, hatta erkekler yer yer kendilerine haksızlık edildiğini düşündüler. Ama bu mutsuzluk kadınlara yönelik özel hınç ve nefretlerinden kaynaklanmıyordu zannımca, gelinen noktanın aileyi yani toplumun temel taşını fesada uğratacağından endişeliydiler. Camiaya düşünsel katkıları inkar edilemez Yusuf Kaplan’ın tweeti tam da bu endişeden neşet etmiş, içinde kadın karşıtlığı yahut düşmanlığı filan bulundurmayan bir mesajdı. Sonra bildiğim kadarıyla KADEM ekibiyle bir araya gelindi ve işler hal yoluna konuldu.
Gelgelelim, tartışma bu buluşmayla sona ermedi, kadınlı erkekli yazarların topa girmeleriyle büyüdü. Zira hem meselenin kökü eskiye dayanıyor, hem de bu konu, yıllardır üzerinde bir konsensus oluşturulamamış olmasıyla çetrefil bir görünüm arzediyordu. Yani ateşi yakılan, bu ülkede Müslüman kadınlar kitlesel olarak işgücüne katılmaya başladığından bu yana kimi zaman sönümlenmiş, bazen de harlanmış şekilde tartışılan meseleydi; kadın ve aile.