Günlerdir, Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde akademisyen olan Ceren Damar Şenel’in öldürülüşünü konuşuyor herkes. Haberlere göre Ceren Damar, kopya çekerken yakaladığı, Hukuk Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Hasan İsmail H. tarafından, kısa süren bir tartışmanın ardından, önce bıçaklanarak sonra tabancayla öldürüldü.
Benzer bir “sudan sebep” cinayeti de birkaç hafta önce Rize’de gerçekleşmiş ve Emniyet Müdürü Altuğ Verdi, polis memuru İ.H.Ş. tarafından vurularak şehit edilmişti. Cinayetin nedeni ise, Rize’nin bir ilçesinde polis memurluğu yapan İ.H.Ş.’nin Rize merkeze tayin olmak istemesi, ama atamanın Verdi tarafından uygun görülmemesiydi.
İki cinayet de çok tuhaf, çünkü cinayetlerin işlendiği yerlerden birisi hukuk öğrenilen, bırakın katil olmayı bizzat yasaların ve yasalara uymanın kurallarının belletildiği bir eğitim kurumu; bir diğeri insanların emniyet ve güvenini sağlamakla yükümlü olan bir devlet kurumu. Katillerden biri ilerde avukat, savcı, hakim olmak amacıyla orada okuyan bir hukuk öğrencisi, diğeri emniyetimizi sağlaması beklenen bir polis memuru; hele de böylesi “can almaya değer miydi?” denilebilecek sebeplerle katil olmasını bekleyeceğiniz en son insanlar.
Bu pervasız öfkeyi nasıl çözümlemek lazım diye düşünüyor insan? Olanlar, bir anlık bir cinnet hali miydi, yoksa ABD’deki katliamlardan aşina olduğumuz sebepsiz şiddetin bizde de giderek yaygınlaşıyor olmasının göstergesi mi? ABD’deki okul cinayetlerinde katillerin herhangi bir gözle görülür gerekçesi yoktu, Türkiye’de meydana gelen bu iki olay ve benzerlerinde “sudan” da olsa en azından bir sebep var, diye sevinelim mi?
Şiddetin, hatta cinayet işlemenin bu derece kolay hale gelmesindeki etken ne?
Evet, şiddet meselemizi çözemedik, sokakta eşine meydan dayağı çektikten sonra elini kolunu sallayarak gezen adamların ülkesi burası. Medyada, hele de TV’de, dizilerde şiddet özendiriliyor, patır patır adam öldürülüyor ekranda. Keza bilgisayar oyunları farklı değil, içinde silah olmayan oyun neredeyse yok. Popüler kültür şiddeti teşvik ediyor. Oraya kadar gelmeden şiddet ailede başlıyor aslında, en iktidarlı olandan en az güce sahip olana dek aktarılarak uygulanıyor, baba anneyi dövüyor sözgelimi, anne hırsını çocuklardan alıyor mesela. Yasalar ise şiddetin ardından devreye giriyor. Peki ya öncesi? Ne oldu da Amerika’daki kadar olmasa da, daha önce bu derece yaygın olmayan nedensiz şiddetle, acımasızca katletme örnekleriyle karşılaşıyoruz artık.