Özlem Albayrak Yeni Şafak Gazetesi

Atatürk değil, Atatürkçü görünümlü şirretler

Olayı biliyorsunuz, Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde, Mehmet Malbora adlı şahıs Atatürk büstüne büyücek bir orakla saldırdı. Güvenlik güçleri şahsı kısa sürede etkisiz hale...

02 Ağustos 2017 | 829 okunma

Olayı biliyorsunuz, Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde, Mehmet Malbora adlı şahıs Atatürk büstüne büyücek bir orakla saldırdı. Güvenlik güçleri şahsı kısa sürede etkisiz hale getirdi; ama en fazla bir “provokasyon” olarak değerlendirilebilecek, “adam bir meczup işte” denilip geçilebilecek olay kısa süre içerisinde büyüdü, köpürdü; önce sosyal medya sonra da konvansiyonel medya aracılığıyla memleketin gündemine oturdu.

Ardından “Atatürk olmasaydı…” başlıklı, “nankörlük yapmayın” içerikli kınamalar, esefler, parmak sallamalar ve tehditler aldı sırayı. Büyük ihtimalle meczup olan bir tek kişinin yaptığı eylem, yine milyonlarca Müslümana maledildi, olayın toplumsal bir tabanı varmış gibi gösterildi. Toplumun muhafazakar bölümü, Atatürk büstlerine ya da heykellerine bu şekilde saldırmak istiyormuş gibi, Atatürk ilkeleriyle bir derdi varmış gibi gösterildi. Toplumun muhafazakar olmayan kesiminde bir hassasiyet oluşturulmaya çalışıldı.

Biz bu tiyatroyu 28 Şubat döneminde görmüştük oysa. Yaşı yetenler hatırlar, yaşam tarzı ve laiklik üzerinden koparılan fırtına ve Fadime Şahin, Ali Kalkancı, Müslüm Gündüz adlı karakterlerle sahneye sürülen oyun yüzünden başörtülüler yolda yürüyemez oldu, cumaya gitmek suç haline getirildi, namaz kılmak affedilmez bir kabahate dönüştü, İmam Hatiplilere haniyse terörist muamelesi yapıldı, üniversiteler bütün dindarların yüzüne kapatıldı, devlet dairelerinin ise, zaten önünden geçemezlerdi.

Bunları biz unutmayız, birileri tarafından tutulmuş üç oyuncu bahane edilerek bu ülkede post-modern darbe yapıldı, dindar kesimler o kadar yalnızlaştırıldı ki, normalde asla güvenmedikleri ve güvenmeyecekleri Fetullahçılarla –gerçi o dönem yılan oldukları da bilinmiyordu ya- denize düşen yılana sarılır misali “en azından başları secdeye gidiyor” diye yakınlaştı, yakınlaşmak zorunda bırakıldı. 

Aslında kimsenin Atatürk’le bir derdi yoktu oysa; nitekim Atatürk bu ülkenin Kurtuluş Savaşı'na önderlik etti. Vatanı kurtarmak için, bu ülkenin evlatları olan Mehmetçik savaştıysa bile Atatürk de Mehmetçiğe kumandanlık etti. Tüm imparatorluklar birer birer çatırdayarak çökerken, Osmanlı’dan geriye kalanlardan bir ulus kurmayı denediği ve başarılı olduğu için Atatürk suçlanabilir mi? Sanki o dönemde ulus-devlet modelinden başka bir seçenek mi vardı? 

Aslında kimse, Atatürk’ün getirdiği yenilikler ve ilkelere uyum sağlamada da büyük sorun yaşamadı. Sözgelimi -istisnalar vardır elbette-, ne seçme seçilme hakkından vazgeçecek, araba kullanma hakkından feragat edecek kadın bulunur bu topraklarda, ne de fese, şalvara geri dönmek isteyecek bir erkek. Ne eski yazıyı geri getirelim diyen çıkar, ne de eski gelenekleri… Monarşi ise herkesin gözünde sadece uzak bir tevatür gibidir… En ileri gideni bile, “Osmanlı ailesine saygı gösterilseydi, yabancı diyarlarla yaşamak zorunda bırakılmasalardı iyi olurdu” diye ilenir, ötesi neredeyse yoktur.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
“Keşke bir ömrü daha adasam bu yola” 04 Eylül 2019 | 281 Okunma “Başörtüsünü kitlelere yaymak için Rabbim’e dua ettim” 30 Ağustos 2019 | 2.597 Okunma Emine Bulut cinayetinin gösterdiği 28 Ağustos 2019 | 2.274 Okunma Yanan ormanlarımız 23 Ağustos 2019 | 169 Okunma Gençlerin göçü 16 Ağustos 2019 | 489 Okunma