Uzun bir süredir Beştepe Külliyesi hakkında bitmek tükenmek
bilmeyen saldırıları izliyoruz. Biri bittikçe diğeri başlayan, biri
yalanlandıkça öteki sökün eden düşmanlığı…
Önce Beştepe Külliyesi'nin “kaçak” olduğuna dair şayialar ortaya
atıldı, buna Danıştay kararıyla cevap verildi. Ardından ısrarla
“Saray” diye anılan yapının maliyeti sorgulandı. Bu sorular da
cevaplandı. Ama kimse tatmin olmadı. Daha sonra Külliye'nin aylık
giderleri dile dolandı; abartı kelimesinin tanımlamada kifayetsiz
kalacağı bilgiler birer çamur topuna dönüştürülüp atıldı; tabii
olarak değdiği yerde izi kaldı.
Daha sonra tuvaletlerin altın kaplama olduğu tezviratı geldi,
ardından Külliye'de kullanılan bardakların fiyatı sorgulandı, oysa
o bardaklar önceki Cumhurbaşkanları döneminden kalmaydı. Daha
sonra, basına servis edilen fotoğraflarda yer alan büyük yemek
masasına geldi sıra. Hatta Ankara Mimarlar Odası Başkanı Tezcan
Karakuş fiyat bile biçti masaya, göz kararıyla 240 bin lira eder,
dedi; oysa art niyetle bakan gözün yanılması mukadderdi; masa
sadece 4 bin 600TL'ydi.