Sizi bilmem ama ben PKK'nın Cizre'yi Kobani'ye çevirme çabasını;
elbette güvenlik güçlerimize ve şehirdeki sivil halka zarar gelir
endişesiyle; ama bir yandan da istihzayla, izledim. Düşünün; yıl
olmuş 2015, ama PKK'nın güya kanton kurma iddiasındaki şehir
güçleri hala hendek kazarak toprak kazanabileceklerini, sokak
aralarına branda gerip, o brandaların ardına gizlenerek 'TeCe
Devleti'nden şehir koparabileceklerini sanıyorlar.
Ne hendek savaşları kaldı oysa dünyada; ne barikat mücadeleleri.
Komün diye yola çıkanların sonu ortada. Üstelik örgütün arkaik
yöntemleri kadar isimlendirmeleri de tuhaf. Özyönetim kelimesinin
ilk kullanılış tarihi anarşizmin revaçta olduğu 1800'lü yıllar
ortası, muhtemelen o dönemlerden sonra da, bir daha hiç
kullanılmadı.
Neresinden bakarsanız bakın; öyle bir durumda ki örgüt; zaman düz
çizgisel olarak sürekli ileri akmış; ama kendisi geriye gitmiş gibi
gözüküyor…
Üstelik Cizre'deki olaylar sürerken; HDP'sinden Kandil'ine PKK'nın
dört koldan yaptığı iç savaş kışkırtmaları da toplumun hiçbir
kesiminde makes bulmadı. Cizre'den başlayarak çıkacak bir iç savaş
yangınıyla memleketi ateş topuna çevirmeyi planlayan PKK ve onun
Türk tarafındaki ekürisinin bölünme planlarına ne Türkler, ne de
Kürtler tav oldu…