Yine oldu. Bir başörtülü daha şiddete maruz kaldı. Olayı
duymuşsunuzdur, duymayanlar için; Pendik Kadıköy hattında sefer
yapan bir minibüste seyahat eden lise öğrencisi Fatma Dilara
Aslıhan Yiğit, A.A.K. adlı CHP'li bir kadının saldırısına uğradı.
Kadın, önce genç kızın başörtüsüne asıldı, onu çekip aldıktan sonra
da hakaretler etmeye, “Siz teröristsiniz, sizin yüzünüzden herkes
ölüyor. Sen başı kapalı okuyamazsın, siz ölmelisiniz” diye
bağırmaya başladı. Kadın hırsını alamamış olacak ki, bütün bunların
üstüne bir de genç kızı tekmeledi. Minibüs şoförünün aracı karakola
çekmesiyle olay hem polise, hem de ardından medyaya intikal etmiş
oldu.
Saldırıya uğrayan lise öğrencisi genç kızın annesi Hanife Yiğit
ise, olayın ardından yaptığı açıklamada “Nasıl kapalı bir kızın
açık birine saldırmaması gerektiğini düşünüyorsam, açığın da
kapalıya saldırması beni çok büyük bir üzüntüye sevk etti.
Atatürk'ün isminin altında insanlara saldırılması beni çok
yaraladı. Hepimiz kardeşiz. Çok üzgünüm, açığı da kapalısı da benim
evladım” diye konuştu.
Böyledir; başörtülüler, dindarlar, muhafazakarlar, bu tür
durumlarda hep tekmil vermek, iyi niyet beyanında bulunmak, hep
Atatürk'e atıfta bulunmak, hep “aslında açıklarla bir dertlerinin
olmadığı”nı belirtmek, hep kardeşliği vurgulamak durumunda
kalırlar. Kamusal alanda yaşanan bu tür olayları genellikle
duymazsınız üstelik, belki binde biri. Zira, kimi “gururundan”
söylemez saldırıya uğradığını, kimi saldırganı bir tür “meczup”
addederek üstesinden gelir yaşadıklarının, kimi de utandığı için
susar. Olayın büyüklüğü de mühim tabi, sırf lafla sözle taciz
edenle kimse kolay kolay uğraşmaz, “Allahından bulsun”, der geçer.
Bu olay da hem ciddi bir saldırı olduğu, hem de polise yansıdığı
için ortaya çıktı.