Paul Virilio, “tarihin sonu”nun ilan edilişinin çok kaba ve çiğ
göründüğünü, ama artık “coğrafyanın sonu”ndan büyük bir güvenle
bahsedilebileceğini ileri sürmüştü. Virilio'ya bakılırsa, bir
coğrafi sınır fikrini gerçek dünyada savunmak, giderek
güçleşiyordu, çünkü mesafeler artık sorun olmaktan çıkmış
bulunuyordu.
Öyle mi hakikaten? Yani coğrafyanın sonunun gelmesi, dünyanın
küçülmesi, seyahatin hızlanması ve özgürleşmesi; herkes için, tüm
yoksullar ve tüm zenginler için aynı ölçüde geçerli mi? Ünlü
sosyolog Bauman buna “hayır” cevabını veriyor.
Çünkü, dünya zenginlere-seçkinlere-egemenlere ve yoksullara-alt
sınıflara-bağımlılara hiçbir zaman eşit davranmadı. Dolayısıyla
coğrafyanın sonunu ilan etmeden önce mesafelerin, kat ediliş hızına
bağlı olarak değiştiğini ve asıl meselenin coğrafyayı kimin
katedeceği ya da katedemeyeceği olduğunu bilmek lazım geliyor. Uzak
kelimesi yoksula ve zengine göre değişir, yakın kelimesi de seyahat
edebilme imkanı olanlarla olmayanlar için farklılaşır. Uzak ve
yakın, aslında sadece toplumsal ürünlerdir.