Özlem Albayrak Yeni Şafak Gazetesi

Biz AB’nin demokrasi ihtimalini sevmiştik

Biz daha, Trump'ın Müslümanlara yönelik ayrımcı, ırkçı uygulamalarını sindirememişken; Avrupa'dan peşpeşe Türk bakanların toplantı etkinliklerinin iptali kararları geldi. Önce Almanya, Adalet...

08 Mart 2017 | 93 okunma

Biz daha, Trump'ın Müslümanlara yönelik ayrımcı, ırkçı uygulamalarını sindirememişken; Avrupa'dan peşpeşe Türk bakanların toplantı etkinliklerinin iptali kararları geldi. Önce Almanya, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın konuşma yapacağı referandum programını sudan gerekçelerle iptal etti. Ardından Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin Köln'de gerçekleşecek etkinliği de aynı kaderi paylaştı. Ama bunlar Alman hükümeti tarafından yapılmadı, yerel yönetimlere yaptırıldı. Ardından Hollanda, Rotterdam'da gerçekleştirilecek bir başka referandum programına izin vermeyeceklerini açıkladı.
Bu olanlar yeterince büyük bir skandal ve devletlerarası karşılıklılık ilişkileri düşünüldüğünde yeterince büyük bir pervasızlık ve cüretti. Ama hemen sonra daha pervasız bir açıklama Avusturya Başbakanı'ndan geldi. Christian Kern, Türk politikacılara Avrupa çapında miting yasağı getirilmesi ve AB müzakerelerinin bitirilmesi çağrısında bulundu. Sonra da Türkiye'de 16 Nisan'da oylayacağımız Başkanlık sistemi hakkında fikir beyanında bulunarak, Türkiye'de Başkanlık sisteminin hukuk devletini daha da zayıflatacağını, basın özgürlüğünün Türkiye için yabancı bir kavram olduğunu ve Deniz Yücel'in derhal serbest bırakılmasını istedi.
Türkiye'deki muhalifler ise, tüm bunlar karşısında bile suçlanması gerekenin yine de, kendi ülkemiz ve Erdoğan olduğu konusunda ısrarcıydı. Onlara göre, Türkiye dünyadan kopuyordu, bu kopma eyleminin öznesi de bizdik; Almanya, Hollanda, Avusturya değildi. Avrupa, Türkiye'yi işgal etse bile kabahati Türkiye'de bulabilecek, faturayı Türkiye'ye kesebilecek denli kendine oryantalist olan bu kafaları ikna etmenin elbette herhangi bir yolu bulunmuyor. Onların gözünde “Avrupa hayranlığı” adlı kopkoyu bir perde var.
Oysa, Avusturya Başbakanı'nın yaptığı, yani Türkiye halkının yapacağı seçimle ilgili görüş beyan etmesi ve halkın seçimine saygı duymayacağını açık etmesi, “bir başka ülkenin içişlerine karışmak”tan ve küstahlıktan çok daha ötesiydi.
Avrupa çapında toplantı iptal etmekten, miting yasağı getirmekten bahseden bu politikacı, yaptıkları açık bir faşizm olduğu halde Türkiye'ye demokrasi dersi veriyordu. PKK'ya, 15 Temmuz darbecilerine her türlü kucak açan, Türkiye'de illegal faaliyette bulunan her bireyi, grubu ya da örgütü baş tacı eden yine bunlardı, ama demokrasi dersi alması gereken ülke Türkiye'ydi, öyle mi?

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
“Keşke bir ömrü daha adasam bu yola” 04 Eylül 2019 | 281 Okunma “Başörtüsünü kitlelere yaymak için Rabbim’e dua ettim” 30 Ağustos 2019 | 2.597 Okunma Emine Bulut cinayetinin gösterdiği 28 Ağustos 2019 | 2.274 Okunma Yanan ormanlarımız 23 Ağustos 2019 | 169 Okunma Gençlerin göçü 16 Ağustos 2019 | 486 Okunma