Özlem Albayrak Yeni Şafak Gazetesi

Devletsiz bir millet, Katalanlar

Katalonya referandumu, Barzani’nin Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin referandumuyla aynı döneme denk gelmesi nedeniyle, Türk medyasında geniş yer buldu. Avrupa Birliği’nin Katalonya’nın bağımsızlık ihtimaline...

25 Ekim 2017 | 613 okunma

Katalonya referandumu, Barzani’nin Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin referandumuyla aynı döneme denk gelmesi nedeniyle, Türk medyasında geniş yer buldu. Avrupa Birliği’nin Katalonya’nın bağımsızlık ihtimaline firesiz karşı çıkarken, Kuzey Irak konusunda mırın kırın etmesi ise, herkesin tepkisini çekti.

Tepki çekti, çünkü Avrupa dünyanın başka bölgeleri söz konusu olduğunda mikro milliyetçilikleri savunup, “halkların kendi kendisini yönetmesi” hakkını neredeyse 1789’dan bu yana destekliyor olsa da; sözkonusu yaklaşım İrlanda gibi, Katalonya gibi coğrafi olarak Avrupa sınırları içinde bulunan bölgeler için sözkonusu olmuyor. ETA ve IRA gibi örnekler yıllarca eli kanlı birer terör örgütü olarak görülürken, dünyanın doğu ve güneyindeki ayrılıkçılar, belki zahiren değil ama el altından hep desteklendi. Bugün PKK’ya, PYD-YPG’ye yapıldığı gibi…

Bu şartlarda, “madem her milletin devlet kurma hakkı var, neredeyse bin yıldır millet olma özelliklerini haiz Katalanların bu hakkı neden engelleniyor?” diye sorulamıyor, çünkü bu sorunun zemini yok. Sonuçta, Barzani özgürlük ararken elindeki Kerkük’ten olunca gündemden düştü, Katalonya meselesi de yeniden buzdolabına kaldırılmış gibi gözüküyor. 

Oysa Katalanlar’ın toplumsal tarihine bakıldığında sahiden ilginç bir seyir görülüyor*. Bu insanlar, yaklaşık olarak 900’lü yıllardan bu yana, kendi dilleri, kültürleri olan bir ulus. Katalanlar 13. ve 15. yüzyıllarda ise, bir Akdeniz İmparatorluğu’ydu. Öyle bir imparatorluktu ki bu, Mallorca, Valencis, Sicilya, Atina dahil Yunanistan’ın bir bölümü, Sardunya ve Napoli’nin, yanı sıra Pireneler’in ötesindeki Fransız topraklarını ve daha pek çok irili ufaklı bölgeyi kapsıyordu. Katalanların o dönemdeki asıl işleri ise ticaretti.

Ne zaman ki Aragon Kralı Fernando ve Kastilya Kraliçesi İsabel evlendi ve İspanya tacı güçlendi; Katalonya da, bölgedeki diğer devletler gibi Avrupa’da, İber Yarımadası’nda ve Amerikalar’da Kastilyalı olmayanların ticaret yapmasının engellenmesi sonucu bağımsız siyasi bir oluşum olma özelliğini kaybetti. Ancak bu durum Katalonya’nın sanayileşmeye yönelmesine yol açınca, bölge sermaye birikiminin merkezi olmaya başladı. Kültür ve kurumlar çatışması, ağır vergilere dayalı rantiye ekonomisi sayesinde de Katalonya’da ve Portekiz’de, bugünkü İspanya’nın öncülü olan Kastilya’ya karşı ilk isyan ise 1640’ta çıktı.

Portekiz bu isyandan kârlı çıktı, İngiltere’nin desteğiyle bağımsızlığını kazandı ama Katalonya’nın böyle bir şansı olmadı. İsyanlar 1700’lerde de sürdü. Katalanlar hepsinde de yenildi ve tüm siyasi öz yönetim kurumlarını; demokratik konseylere dayanan yerel yönetimlerini, parlamentolarını ve bağımsız hükümetlerini kaybettiler. Ardından Katalan dili ve kültürü üzerinde baskı politikalarının uygulandığı uzun bir dönem geldi. Öyle ki Katalanlar dillerini sadece kilisede ve evlerinde konuşabilir hale geldiler. Onlar bu duruma ise, daha önce yaptıkları gibi devlet işlerinden tamamen ellerini çekerek ve kendilerini sadece çalışmaya adayarak karşılık verdiler. Sonuçta Katalonya, 18. yüzyılın sonuna doğru sanayileşti ve 100 yılı aşkın bir süre de İspanya’nın gerçekten sanayileşmiş tek bölgesi olarak kaldı.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
“Keşke bir ömrü daha adasam bu yola” 04 Eylül 2019 | 281 Okunma “Başörtüsünü kitlelere yaymak için Rabbim’e dua ettim” 30 Ağustos 2019 | 2.597 Okunma Emine Bulut cinayetinin gösterdiği 28 Ağustos 2019 | 2.274 Okunma Yanan ormanlarımız 23 Ağustos 2019 | 169 Okunma Gençlerin göçü 16 Ağustos 2019 | 486 Okunma