Eleştiri iyidir, bir yöneticinin –eğer bilirse- doğruları söyleyen gibi dostu yoktur. Eleştiri, yenilenme sürecinin ivmesidir, ayrıca entelektüel bir görevdir. Eleştirel olanın, kaleminin ucunu sivriltmeden uyarma, sarsma görevlerini yerine getirmesi ise mümkün değildir. Dolayısıyla eleştiri çoğunlukla rahatsız edicidir.
Yine de, yönetici sınıfların; dozu yüksek olsa da, çıplak sahihliği çarpıcı derecelere varsa da eleştiriyi öfkelenmeden dikkate almayı başarabilmesi gerekir. Çünkü, evet eleştiri rahatsız edicidir ama aynı zamanda rehavetin, mutmain olmanın ve giderek gerçeklikten kopmanın önündeki engeldir. Bilirsiniz, iktidar denen şey bir yerden sonra, tam da kendinden tatmin olmanın; doymanın ve çabanın sona ermesinin neredeyse tek adresine dönüşür. İktidar, hele de 13 yıldır toplumun muvafakatıyla taçlanmış bir iktidar; ışık hızıyla insanı kendinden hoşnutluğun sağladığı rahatlığa, ardından durmaya, ardından da gerilemeye götürebilir.
Velhasıl samimi eleştiri, diri tutar; ayık tutar; hareketli tutar, göz açar.