Çin'in Hangzhou kentinde gerçekleştirilen G20 Zirvesi'nin
detaylarını ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dönüş yolunda gazetecilere
yaptığı değerlendirmeleri, Yeni Şafak'ta okudunuz. Ama bendeniz de,
izleme imkanı bulduğum onbirinci G20'den Türkiye adına elimizde
kalanları kendi bakış açımdan özetlemek isterim.
Türkiye, tıpkı geçen yılki Antalya Zirvesi'nde olduğu gibi, Çin'de
yapılan G20'de de, gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ve az
gelişmiş ülkeleri gözettiği bir kalkınma anlayışının altını çizdi.
Aslında çizmekle kalmadı, kapsayıcılık konusu G-20 gündeminin
yönünü belirledi. Ki şahsen, yapılan anlaşmalar ve imzalanan
mutabakatlar kadar Türkiye'nin iki yıldır sürdürdüğü bu tavrın da
çok önemli olduğunu düşünmekteyim.
Anlaşmalar ve mutabakatlar demişken… Bu açıdan da Türkiye için
verimli bir Zirve'ydi doğrusu. Çin'in başlattığı İpek Yolu'nun
canlandırılması projesinin, yani Pekin'i Londra'ya bağlayacak
çalışmanın Türkiye ayağına, Edirne-Kars hızlı tren hattının
yapımına Çin talip; ilgili bakanların görüşmelerinde sürecin
hızlandırılacağı karara bağlandı. ABD-Çin konsorsiyumunun talip
olduğu Türkiye'nin üçüncü nükleer santrali için ise saha seçimi ve
fizibilite çalışmalarının hızlandırılacağı kararı çıktı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dönüş yolunda verdiği bilgilerden biri de,
Türkiye'nin zirvede küresel ticarette büyümenin güçlendirilmesi
hususunun üzerinde durduğu, G20 üyesi pek çok ülke henüz artıya
bile geçmemişken, Türkiye'nin ilk yılın çeyreğinde 4,8 büyümeyi
yakaladığıydı. G20'den aldığımız haberler gösteriyor ki, bu veriler
önümüzdeki aylar ya da yıllarda daha da büyüyecek.
Ama elbette zirvenin en çok konuşulanları ekonomi değildi. G20'nin
ilk günü Çin tarafının Obama'nın uçağının ön