Dünya hele de 11 Eylül’den sonra terörü İslam’la özdeşleştirdi. El Kaide, Taliban, DAEŞ gibi sözümona İslamiyet’i yaymak için savaştıkları söylemiyle terör eylemi yapan örgütler de bu algıya hatırı sayılır derecede katkıda bulundu doğrusu.
Oysa dünyanın çeşitli bölgelerinde ve çeşitli inançlara mensup fundamentalistler var. Geçtiğimiz ayın 26’sında Mısır’da El Ravda Camisi’ne yapılan ve 309 müslümanın hayatını kaybettiği terör saldırısını üstlenen İsa’nın Oğulları adlı terör örgütü bunlardan sadece biri. Cuma namazı sırasında camiye önce canlı bomba saldırısı gerçekleşmiş ve ardından silahla içeride namaz kılan insanlar taranmıştı, Türkiye de olayın ardında bir günlük yas ilan etmişti. Bu kadar büyük ve acımasız bir eylemin faili olan örgüt hakkında internette arama yaptığınızda ise, gözünü kırpmadan 309 müslümanı öldürebilen bu örgüt neredeyse hakkında tek bir Türkçe kaynak bulamıyorsunuz, yabancı kaynaklarda da bu örgütle ilgili dişe dokunur bir bilgi olmadığı gibi, geleneksel refleksle Mısır’daki katliamı DAEŞ’e yıkma yönelimi göze çarpıyor. Bunun nedeni Hristiyanlığın ya da İslam dışındaki başka herhangi bir inancın terörle ilgili olabileceğine yönelik şüphe mi, yoksa bu örgütün görece yeni olması mı bilemiyorum. Bildiğim, zannedildiğinin aksine fundamentalizmin Hristiyanlık inancından doğma bir eylem-kavram olduğu ve kendini Hristiyanlık kimliğiyle tanımlayarak terör eylemi yapan örgütlerin sayısının sandığımızdan çok fazla olduğu.
Öncelikle 'fundamentalizm' kavramı, 1900’lü yıllarına başında ABD’de muhafazakar evanjelik teologlarca düzenlenmiş metinlerin biraraya getirilmesiyle oluşan bir diziye atfen doğmuştur. Fundamentalizm yani, orijinal olarak bir Hristiyan inancı, deneyimidir.
Örgütlere gelince; bunlardan ilki ABD’deki Amerikan Milisleri ve Vatanseverler Hareketi. Hristiyanlık değerleriyle hareket eden bu örgüt, çeşitli dönemlerde ABD’de terör eylemleri gerçekleştirdi. Bunların en büyüklerinden biri, 1995 yılında Oklahama City’de gübreden imal edilmiş patlayıcılarla yüklü bir kamyoneti havaya uçurmak suretiyle 169 kişinin ölümüne neden oldukları terör eylemiydi. Hristiyanlık değerlerini ve beyazların üstünlüğünü savunan bu örgütün ideolojik tarihi daha eski, ama üyelerinin –açığa çıkarılamamış olsa da- 1994-1996 döneminde çeşitli bombalamalar, banka soygunları, demiryolu sabotajları ve başka şiddet eylemlerinden sorumlu olduğu düşünülüyor.
Bir başkası, Afrika’da faaliyet gösteren Tanrı’nın Direniş Ordusu (Lord of Resistance Army) adını taşıyan terör örgütü. Alive Lakvena adlı bir rahibe tarafından kurulan bir terör örgütü olan LRA, başta Uganda olmak üzere, Kongo, Güney Sudan ve Orta Afrika’da bir teokratik bir Hristiyan devleti kurmayı amaç edinmiş durumda. Bu ülkelerin halklarına sistematik biçimde zulmeden örgüt 1986’dan bugüne dek bölgede onbinlerce insanı katletti. Bu terör örgütünün vahşi saldırılarına maruz kalmamak için, 2 milyon insan evlerini terk etmek zorunda kaldı; zorla kaçırılmış onbinlerce (rakamın 600 bin olduğu söyleniyor) çocuğu eğiterek terör eylemlerinde kullanan örgütün en çok kullandığı eylem ise insan uzvu kesmek. Adı banga olan, palaya benzeyen bıçakları kutsal kabul ediyorlar.
Ancak, nasıl ki Mısır’da 300’ün üstünde insanı ibadet ederken katleden “İsa’nın Çocukları” örgütü konusunda fazla bilgiye ulaşılamıyorsa, binlerce insanın ölümüne neden olmuş acımasız LRA örgütü konusunda da, çok az bilgi bulunuyor. Tanrının Direniş Ordusu küresel medyada; IŞİD’in, Boko Haram’ın ya da Müslüman kimlik üzerinden silaha sarılan diğer terör örgütlerinin bulduğu yerin onda birini bile kaplamıyor. Hatta, özel bir ilginiz yoksa, Afrika’da bu derece acımasız Hristiyan terör örgütü olduğundan habersiz olarak yıllarca yaşayıp, bu dünyadan göçebilirsiniz bile… Durum bu kadar vahim…