Suriyeli, mülteci, 20 yaşında ve 9 aylık hamile bir kadın, önce 2 kişi tarafından tecavüze uğradı, ardından 11 aylık oğluyla birlikte öldürüldü. Adı Emani’ydi, yabancıydı, yoksuldu. Vatanını kaybetmiş ama yeni bir vatan da bulamamış, kendini hiçbir yere ait hissedememiş tüm mülteciler gibi garibandı. Tıpkı diğerleri gibi, bu ülkeye emanetti.
Emani, iki sapığın saldırısına uğramadan önce ise sosyal medyada; “Suriyeliler nargile fokurdatıp, plajlarda kadınlarımıza bakarken, Türk askeri Suriye’de savaşıyor” gibi nefret dolu, ırkçı, kışkırtıcı mesajlar yayınlanıyordu. Suriyelilere yönelik nefret söylemi o kadar yaygındı ki, bu ülkede siyaset yapmaya soyunmuş adı sanı bilinen insanlar bile hiç çekinmeden bu ve benzeri cümleleri sosyal medyada paylaşıyor, üstüne üstlük binlerce de beğeni alıyordu. Öylesine gözü dönmüşlükle ve kendine inanmışlıkla yapılıyordu ki bu, Emani’nin başına gelenler medyaya ilk düştüğünde, “20 yaşındaki kadının biri 11 aylık diğeri karnında 9 aylık 2 çocuğu nasıl olur, çok hızlı çoğalıyor bunlar” diyebilen nasipsizler oldu, neden sonra vahşetin detayları ortaya çıkmaya başladıkça, kör nefretin şehvetinden kurtulmaya ve ayılmaya başladılar da, en azından susmaları gerektiğini akıl edebildiler.
Aralarından bazıları sustu, ama fikirleri, inançları, ülkemize sığınan bu insanlar hakkındaki görüşleri asla değişmedi. Emani Arrahman’ın cenazesinde KADEM dışında hiçbir kadın örgütü yer almadı mesela. Yıllar önce Türkiye’de tecavüze uğrayıp öldürülmüş bir yabancı kadın olan Pippa Bacca’nın yasını hala tutan, anısını hala yaşatan bu örgütler; Pippa Bacca’nın başına gelenlerden fazlası var eksiği yok bir vahşete kurban giden Emani Arrahman hakkında tek kelime etmediler. Şortlu kıza dayak için yeri göğü inletenler, hamile bir kadının tecavüze uğrayıp öldürülmesini mesele etmemeyi tercih ettiler, etmedikleri gibi bunu adi bir suç olarak görmeyi ve sayfalarda da bu tercihe göre küçük bir yer ayırmayı seçtiler. Daha da kötüsü yazılan haber metinlerinde öldürülen kadının “güzelliğinden” bahsederek, tecavüzcü katillerin iğrenç suçlarını meşrulaştırmaya kapı araladılar. Utanmadılar, güzelliği tecavüzün hafifletici sebebine dönüştürdüler.
Katilleri doğrudan suça azmettirme şeklinde olmadı elbette bu; ama “atmosfer” denen kolaylaştırıcı ya da zorlaştırıcının bu konulardaki etkisini en iyi medya mensupları bilir. O atmosfer ki, bir sapığın hastalıklı zihnine “zaten sahipsizler, istenmiyorlar, istediğimi yapsam kim bana ne diyebilir ki” fikrini rahatlıkla sokabilir ya da tam aksini…
Sonuçta, Suriyeliler geldiğinden bu yana çevremizde sürekli duyduğumuz belli belirsiz homurtuların son zamanlarda açıkça nefret söylemine dönüşmesiyle ortaya çıkan memnuniyetsizlik, Emani’nin başına gelenlerden sonra, kahredici, insanlıktan utandırıcı bir bilinçli-körlüğe, duyarsızlığa evrildi. Bazıları Emani’nin başına gelenleri bile fikrini değiştirmek için yeterli görmedi yani, zira konuşması gereken yerde sustu.
Peki nedir insanı insanlıktan çıkarabilen bu nefret?