Hatırlayalım, 2016 yılının Ocak ayında, hendek terörü sürerken, PKKlı teröristler “şehir savunması” dedikleri yöntemle Diyarbakır, Cizre, Silopi başta olmak üzere Güneydoğu şehirlerindeki bazı mahallelerde Mehmetçikle karşı karşıya gelmiş, ardından sözkonusu mahallelerde sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti.
Güvenlik güçlerimizin, örgütün sözümona şehir yapılanmasına mensup teröristlere yönelik operasyonlarının sürdürdüğü o dönemde, Türkiye’den 1128 öğretim üyesi ise 10 Ocak’ta “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bir bildiri yayınlamıştı.
O dönem büyük tartışma koparan bildiride “devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesi gerekiyor” deniliyor, ancak evlerin altından geçen tüneller sayesinde Mehmetçiğe pusu kuran ve ağır kayıplar vermemize neden olan teröristler hakkında tek kelime edilmiyordu.
Sürgün denen de, -O dönem Başbakan olan Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu davetiyle Diyarbakır’a gidip yerinde izleme imkanı bulduğumdan biliyorum- Sur ve benzeri hendek, tünel kazılmış mahallelerde oturan Kürt vatandaşların, çatışmanın ortasında kalıp zarar görmemesi için geçici olarak şehrin güvenli bölgelerine tahliyesinden ibaretti.