Nihayet’in Eylül sayısında Mustafa Özel, “Avrupa ve Türkiye’de Burjuvazi” başlıklı yazısında, paranın gücünden bahsederken öyle ilginç bir kıyas yapıyor ki… Özel’e göre 18. Yüzyıl finansal devrim çağıdır, 19. Yüzyıl’da ortaya çıkan ve modern toplumun dinamosu olarak bilinen Sanayi Devrimi de, finansal devrimin bir sonucudur. Oysa Sanayi devriminin birlikte anıldığı ve diyalektik olarak ilişki içinde olduğu düşünülen, Fransız Devrimi’dir. Oysa işin elbette bir kapital ve paranın kullanımı boyutu var ve Özel’in yazısı bu konuda meraklısına aydınlatıcı bilgiler, farklı bir bakış açısı sunuyor.
Ancak elbette ben paranın iktisadi yönüyle değil, toplumsal tarafıyla ilgiliyim. Yani bir değişim aracı olarak ortaya çıkan paranın; o parayla birlikte ortaya çıkan ekonomik sistemin, hayatı nasıl değiştirdiğiyle… Para ortaya çıkmadan önce varolan toplumsal ilişkilerin, paranın icat edilmesinden sonra neden değiştiğiyle… Paranın satın aldığı konfor arttıkça, neden hayatımızın daha yavan hale geldiğiyle…
Para lafını hiç duymadığımız kadar çok duymaya başladığımız bugünlerde, üzerinde düşünmeye ve konuşmaya değer bir konu bence…
Sahiden de insan merak ediyor. Alışverişini takasla yaparken, zaman ilerledikçe parayla yapmaya başlayan insan, gerçekten para nedeniyle mi değişti? Paranın değer, kod ve gelenekleri değiştirmede baskın bir etkisi var mı? Paraya tek başına bakıldığında elbette yok, ama para sadece kendinden ibaret değil ki…
Para, modern zamanlarda kullanılmaya başlanan ve insanların birbirleriyle yaptıkları alışverişi, eski zamanların aksine rasyonelleştiren bir faktör. Eskiden geçerli olan takas ekonomisinde hesap edilebilirlik asla baskın değilken, paranın ortaya çıkması hesap edilebilirliği ortaya çıkardı, bu durum da alışverişi şahsi bir deneyim olmaktan çıkardı. Yani cisimleştirdi. Eskiden belirli kurallar yerine şahsi özelliklerin ve kararların daha belirleyici bir rol oynadığı alışveriş, kişisellikten arınarak tam da modern zamanların ruhuna uygun bir deneyim haline geldi...
Para, bir şeye biçilen değerdir, bu şeyin el değiştirirken ederini belirleyen ölçüdür. Ölçü kısmı önemli, çünkü ölçü demek satılabilecek olanı belirleyen faktör anlamına gelir. Ölçüye gelen her şey de nesneleştirilmeye uygun demektir. Bu durum maddi varlıklar için gayet anlaşılabilir. Ama ya manevi olanlar?