Önceki gün Dağlıca, Iğdır, Cizre ve Tunceli'de PKK Terör Örgütü'nün düzenlediği saldırılar nedeniyle 30'un üstünde şehit vermemiz; bu ülkede yaşayan, bu ülkeyi vatanı olarak gören ve seven herkesi derin bir kedere garketti. Bu, hepimizin yüreğini acıya boğacak derecede üzücüydü ama şaşılacak bir durum değildi.
Neden mi?
Cevap Selahattin Demirtaş'ın dünkü konuşmasında... Ne dedi Demirtaş Bakan Taner Yıldız'ın “şehit olmak istiyorum” sözü kendisine sorulduğunda: “Gitsin, bir gece Dağlıca'da nöbet tutsun”. Demirtaş'ın sözlerinin artık deşifre edilmesi gerekmiyor, çünkü niyetini saklamıyor. HDP Eşgenel Başkanı, o soruya karşılık “kimse sehit olmasın” demedi mesela; Bakan'ı Dağlıca'ya göndermek yerine kendi kardeşini dağdan indirmeyi denemeyi düşünmedi. Barışı ağzına almadı. Tek yaptığı ölüm kışkırtıcılığı, sırtını silaha dayayarak meydan okumaktı.
Zaten birkaç gün önce de Berlin'de “Saray'ın askerini polisini yendik” açıklaması yapmıştı aynı Demirtaş. Bu küstah cümleleri o kadar rahat kurabilmesinin sebebi ve işin en acı tarafı ise, başına “Saray” getirdiği her cümlenin, Erdoğan düşmanlığından vatanı bile feda edebilecek derecede gözü dönmüş kitleler tarafından ya hasıraltı edileceği ya da Erdoğan'a karşı bir silah olarak kullanılacağına duyduğu keskin inançtı.
Demirtaş'ın bu inancı boşuna değil. Maalesef.