Akdeniz'de şu an itibariyle, 12 farklı ülkeden 40'a yakın savaş
gemisinin olduğu söyleniyor. Bölgenin Suriye nedeniyle sürüklendiği
gerginliğin ise, küçücük bir kıvılcımla patlamaya dönüşebileceği
yorumları yapılıyor dış strateji uzmanları tarafından.
Bu uzmanlara göre, IŞİD'in ortaya çıkışı da, Irak'la İran'ı 10 yıl
birbiriyle savaştıran mezhepçiliğin yeniden hortlatılması da,
Rusya-İran hattının giderek daha çok pervasızlaşması da, Sykes
Picot haritasının değişeceğinin göstergesiydi. Beklenen şimşek
çaktığı an üçüncü dünya savaşı çıkar mı bilinmez; ama Ortadoğu
haritasının değişeceğine kesin gözüyle bakılıyor.
Bildiğiniz karşılaşma, çarpışma, muharebe gibi eski usül
yöntemlerle yapılacak gibi gözüküyor üstelik bu. Toprak kazanma
odaklı, yeraltı kaynaklarına sahip olma amaçlı bir savaş bekleniyor
yani.
Oysa biz bu tür savaşların bittiğini düşünüyorduk; birincisi toprak
kazanma amacının ikinci dünya savaşıyla birlikte tarih olduğu,
ikincisi asker konuşlandırarak bir bölgeyi kontrol etmenin çoktan
demode olduğu gerekçesiyle...
ABD'nin Irak'ı işgali bu tür konvansiyonel savaş türünün büyük
devletler için artık faydadan çok zarar getirdiğinin deliliydi. O
gün bugündür, senin ülken içinde olmayan, senin ülkenin hinterlandı
içinde bile olmayan bir toprağın işgal edilmesi ve yönetilmesi
artık uzak durulan ve etkili biçimde kaçınılan bir stratejiydi.