Özlem Albayrak Yeni Şafak Gazetesi

Suriye

ABD ve Rusya arasında Suriye krizinin başlaması, alevlenmesi ve genişlemesi o kadar hızlı gelişti ki, iki gün önceki gelişmelerin süratine ve şiddetine durumuna bakan biri, bugün üçüncü dünya...

13 Nisan 2018 | 119 okunma

ABD ve Rusya arasında Suriye krizinin başlaması, alevlenmesi ve genişlemesi o kadar hızlı gelişti ki, iki gün önceki gelişmelerin süratine ve şiddetine durumuna bakan biri, bugün üçüncü dünya savaşının başlamış olacağını düşünebilir, bunda da haksız olmazdı.

Tehlikesi hala devam ediyor olmasına karşın, Allahtan savaş filan çıkmadı. Bu yazının yazıldığı saatlerde ise Trump, yine twitterdan bir açıklama yapıyor ve “Suriye’ye saldırının ne zaman olacağını asla söylemedim. Çok yakında da olabilir, hiç de olmayabilir. Ne olursa olsun ABD, benim yönetimim altında, bölgeden DEAŞ’ı atmak için önemli bir iş yaptı” diyordu. Bana kalırsa bu iyiye işaret; zira, Trump’ın birkaç gün önce Esad’a hayvan diyerek Rusya’yı tehdit ettiği yüksek tansiyon düşmüş görünüyor; bendeniz bundan sonrası için ciddi bir gelişme beklemeyenlerdenim.

Dün tek konuşan Trump değildi ama, Esad çıktı “ABD, İngiltere ve Fransa’nın olası saldırısının ancak bölgede uluslar arası barışı ve güvenliği tehdit edecek biçimde bölgesel istikrarsızlığı arttırmaktan başka işe yaramayacağını” söyledi. Rusya zaten ciddiyetini Suriye’ye bir füze atılırsa o füzeyi de, o füzenin geldiği yeri de vuracağını ifade ederek ortaya koymuştu, Çin ve İran desteğini elbette arkasına alarak. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise konuyla ilgili dünkü açıklamasında “Askeri güçlerine güvenen kimi ülkelerin Suriye’yi adeta bir bilek güreşi sahasına çevirmesinden fevkalade rahatsızlık duyuyoruz” dedi.

Olayların tetikleyicisi ise Esad’ın Guta’da kimyasal silah kullandığı iddiası. Aslında iddia olmaktan öte bir durum Suriye’deki. Doğu Guta’da yapılan daha önce onlarca kez yapılanın aynısı. Esad’ın destekçilerinin de destekçisi olmayanların da; durumu açıktan itiraf edebilenlerin de etmeyenlerin pekala gerçek olduğunu bildiği şey. Suriye’de kimyasal silah kullanıldı. Ama bu ilk defa olmuyor, 2013 yazında da çırpına çırpına ölen Suriyelileri izlemişti tüm dünya, ondan sonra defalarca da…

Üstelik, 1 milyondan fazla insanın ölmesine, Irak’ın bölünmesine ve bölgenin terör örgütleri için elverişli karmaşanın yatağı haline gelmesine neden olan Irak işgalinin gerekçesi de “kimyasal silah”tı. Dolayısıyla, ABD’nin dünyanın her hangi bir ülkesindeki –meşru ya da değil- herhangi bir devlet yöneticisini kimyasal silah bulundurmakla ya da kullanmakla suçladığında; Batı coğrafyası dışındaki herhangi bir yerde yaşayan insanların tüyleri ister istemez diken diken oluyor.

Onu bırakın, Suriye örneğinde, önce “Suriye’den çıkıyoruz” diyen, bu sözün üstünden daha iki gün geçmeden de, daha önce onlarca kez yapıldığında kılını kıpırdatmazken, son yapılan kimyasal saldırıyı neredeyse savaş bahanesi yapacak kadar önemseyerek Esad ve Rusya’yla savaşma noktasına gelen Trump’ın bu hızlı dönüşünü inandırıcı bulmayanlar olabilir. Ve haklı olurlar.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
“Keşke bir ömrü daha adasam bu yola” 04 Eylül 2019 | 281 Okunma “Başörtüsünü kitlelere yaymak için Rabbim’e dua ettim” 30 Ağustos 2019 | 2.597 Okunma Emine Bulut cinayetinin gösterdiği 28 Ağustos 2019 | 2.274 Okunma Yanan ormanlarımız 23 Ağustos 2019 | 169 Okunma Gençlerin göçü 16 Ağustos 2019 | 489 Okunma