Kendi içimizde o derece olağanüstü günler yaşıyoruz ki, hepimizi ilgilendiren mühim bir haberi çoğumuz atladı. Haber şuydu, 500 milyon yahoo hesabı hacklendi. Daha da kötüsü, hesapları çalanlar, yahoo e-maillerine kaydolurken ikinci e-mail olarak yazdığımız kurtarma e-maillerine de ulaşma imkanı bulmuş. Dolayısıyla, yahoo hesaplarına girenler, bu yolla gmail ve benzeri portal sitelerdeki kişisel bilgilere ve yazışmalara da ulaşabildi.
Hatta, Türkiye'de bir Bakan'ın gizli yazışmalarının bu sayede dış örgütler tarafından ele geçirildiği iddia edildi. Sırf benim bile elektronik posta adresime defalarca gelen, “beklenmeyen oturum açma girişimi” uyarılarının bu işin boyutlarının zannettiğimizin çok üstünde olduğunun ve hepimize ulaşabileceğinin delili…
İşin güvenlik boyutuyla ilgili onlarca teori var. Önemli yazışmaların istihbarat servislerinin elinde olduğu gibi -ki hiç de yok canım olmaz öyle şey denilemeyecek bir ihtimal olduğu ortada-. Aslında bu tür internet portallarının zaten küresel istihbarat örgütleriyle işbirliği halinde olduğu ve “hacklenme” hikayesinin, sadece minareye uydurulan kılıf olduğunu iddia edenler de mevcut. İçinden geçtiğimiz olaylara bakınca, bu iddiaya da sadece komplo teorisidir demek, kolaycılık olur doğrusu.
Ama ben güvenlikten ziyade, işin mahremiyet tarafıyla daha ilgiliyim. Zira modern dünyada nasıl ki ev özel alan olarak tasarlandıysa, bireysel mahremiyet de yüceltilmişti. Oysa, siber dünyada ise artık “mahrem” sayılabilecek hiçbir yer yok.
Foucault, Orwell ve Zamyatin, distopik senaryolarında evlerin bile özel alan olmaktan çıkacağını ve modern insanın gözetlenmediği hiçbir alanın kalmayacağını iddia ederken, biz onların çok ileri gittiğini düşünüyorduk. Artık bu kadarı da hayaldi.