‘‘Cehalet mutluluktur’’ diyorlar, ben asla bu söze
katılmıyorum.
İnsan doğruyu bilmeli. Acı da olsa, sevimsiz de olsa, hayallerinizi
de yıksa gerçek bilinmeli.
Oysa bakıyorum, bazıları dünyadan, hayattan bihaber yaşıyorlar.
O kadar mutlular ki…
Çünkü kimileri yaşanan acıları, sıkıntıları, yapılan hataları,
kötülükleri bilmediklerinden, bu tür şeyler onlar için yok
hükmünde. Dolar çıkmış, inmiş, ülkeyi Suriyeliler basmış, ağaçlar
katledilmiş, dağ taş beton olmuş; bir anlamı yok!
Kimileri de bilseler bile aldırmıyorlar. Hani tuzu kuru kesimi…
‘‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’’ gibilerinden…
Esasında, bu daha kötü.
Haksızlığa, hileye, hurdaya bile bile göz yummak, suça ortaklık
yapmak değil midir?
O yüzden büyük, küçük demeden yaşananların bilincinde olmak, bir
şekilde dahil olmak, sorumluluk almak boynumuzun borcu.
Hiç değilse bir dur demek, tepki göstermek bile farkındalık
yaratmak demektir.
En azından karşınızdaki kişiye ‘‘Şu anda karşı koyacak gücüm olmasa
bile, aptal değilim!’’ mesajını verir.
***
‘‘Ah bu internetten önce ne yapıyorduk?’’ sorusunu belki bininci
defa soracağım. Matrix filmindeki kırmızı hapı yuttuk onunla. Artık
her şey kayıtlı ve her türlü bilgiye ulaşmak mümkün.
Bilmeyenler için kısa bir açıklama yapayım; 1999 yapımı ünlü
Wachowski Brothers’ın yazıp yönettiği Matrix filminin ünlü bir
sahnesidir bu.
Filmdeki Morpheus karakteri Neo’ya iki seçenek sunar. Kırmızı hap
ona gerçek dünyayı ve gerçekleri gösterecek, mavi hap ise içinde
bulunduğu rüyayı devam ettirecektir. Tabii, tahmin ettiğiniz gibi
Neo kırmızı hapla gerçek dünyaya uyanmayı seçer.
Bu seyrederken kolay bir seçimmiş gibi örünse de aslında hiç de
öyle değildir.
Gerçekte çoğu kişi hayatına mavi hapla devam etmeyi seçer;
gerçekleri görüp sorumluluk almaktansa, onları yok sayıp bir hayal
dünyasında mutlu olmayı…
İşte bize bu kırmızı hapı yutturan internet, dünyada, ülkemizde
olanı...