Bir seçim daha geçti gitti.
Yıllar önce ilk oy verdiğim seçimi hatırlıyorum… Büyüdüğümü
hissettiğim için çok heyecanlıydım.
Ancak bugüne kadar hiçbir seçimde bu kadar heyecanlanmamıştım.
Seçim günü Kağıthane’de bir Kız İmam Hatip okulunda müşahittim. Yan
sandıklarda zaman zaman sesler yükselse de bizim sandıkta hiçbir
sorun çıkmadan seçimi tamladık.
Yaşadığımız seçim gününe ve seçim sonuçlarına baktığımda değişik
duygular içindeyim.
Geçtiğimiz pazar günü gördüm ki AKP organizasyon
konusunda gerçekten başarılı. Ders çıkarmak lazım. Gerek parti
çalışanları gerekse seçmeni bir birlik içinde ve ne olursa olsun
birbirlerini tutuyorlar.
AKP seçmeninin “demokrasi, yargı
bağımsızlığı, düşünce özgürlüğü” gibi kavramlarla pek
alâkası yok! Ekonominin kötü gidişatına ve ülkenin borç batağına
gömülmesine de bakmıyor, partilerine dört elle sarılıyorlar.
Diğer tarafta CHP’ye baktığımda, daha kendi
içlerinde organizasyon sorununu çözememişler. Bırakın diğer
partileri ve seçmenlerini beğenmemeyi, kendi içlerinde bile
birbirlerine bir üsten bakma çabası hâkim.
CHP bu durumu nasıl aşar, aşabilir mi bilemem ama
Muharrem İnce sahip çıkmamız gereken değerli bir
politikacı.
Enerjisini CHP’yi adam etmek için harcayacağına
doğru kişilerle yeni ve taze bir oluşumla ülkesine daha faydalı
olacağına inanıyorum.
Tabii bu benim görüşüm.
Diğer tarafta bu seçimde Meral Akşener’in
aldatıldığını düşünüyorum. Nerede o mitinglerinde meydanları
dolduran hınca hınç kalabalıklar. Sadece alkış için gitmişler oraya
demek.
‘‘Asena, Asena…’’ diye bağıran seçmenler onu
yalnız bıraktı.
Temel Karamollaoğlu da hak ettiği oyu alamadı
bence.
Sonuç; iyi oynayan kazandı.
Ülkemize hayırlı uğurlu olsun.