“İnternet çıkmadan önce ne yapıyorduk acaba?” diyeceğim ama bu
sorunun cevabını gayet iyi hatırlıyorum. Koca koca ansiklopediler
vardı. Hele bir ara ansiklopediler öyle popülerdi ki gazeteler
kuponla ansiklopedi dağıtırdı.
Bir bilgiye ihtiyacımız olduğunda, koca koca ciltleri açar
bakardık.
Lise ve üniversite yıllarında araştırma ödevimiz olduğunda
kütüphaneye gidip aradığınız bilgiye ulaşmak için onlarca kitap
okumak zorunda kalırdık.
Bir şeyler öğrenmek çok vakit alan, zahmetli bir işti.
O zamanlar çok okuyanlar çok bilirdi. Aslında hâlâ da öyle… Okumak
kişiyi sadece bilgi açısından geliştirmiyor. Hayal gücünü, düşünce
şeklini de geliştiriyor. Konuşma, dile hakimiyet ve kendini ifade
edebilme yeteneği artıyor.
Şimdilerde ise “Yeni nesil ansiklopedi cildi görüp hiç içine bakmış
mıdır acaba?” diye düşünüyorum. Biz bile alıştık internet
kullanmaya.
Artık bir bilgi mi lazım? Hemen, “Google Amca’ya soralım”
diyorlar.
Hemen feministlik yapıp “Neden ‘amca’?” demeyin. Lafın gelişi işte…
Tıpkı ‘bilim adamı’ demek gibi… Hoş, günümüzde bu tür kelimeleri
değiştirerek insanların kadın-erkek eşitliğine bakışını
değiştirmeye çalışıyorlar.
Mesela ‘bilim adamı’ yerine ‘bilim insanı’ diyorlar. Oysa ben o
kelimedeki adam kelimesini erkek yerine insan olarak algılamışımdır
hep. İnsandan bahsederken ‘ademoğlu’ ya da ‘insanoğlu’ denmesi
gibi…
“Ademkızı niye denmiyor?” diye hiç sorgulamadım bugüne dek.
Neticede bu tür düzenlemelere ve yeniliklere karşı olmasam da
konuşurken ‘bilim insanı’ deyince kadın ve erkek arasındaki
eşitsizliğin kalkacağına da inanmıyorum.
Önce zihinlerdeki kavram, olaya bakış değişmeli. Söylem peşinden
gelecektir zaten diye düşünüyorum.
İşe tersten başlayıp önce söylemleri değiştirmeye çalışarak
başlamak kimileri için önemli bir adım sayılsa da bana göre
pratikte sadece ‘laf-ı güzaf’.
Diyeceksiniz ki sen de ‘bayan’ kelimesine takmışsın. ‘Bayan’ yerine
‘kadın’ denince ç...