Albert Einstein, “Dünya, kötülük yapanlar değil seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir” demiş. Türkiye’nin kaderini belirleyecek seçime bir hafta kaldı ve anketlere göre hâlâ önemli sayıda kararsız bir grup var. Bazıları “Oy kullanmıyorum çünkü beni temsil edecek bir parti yok” diyor. Hani bazı manken ve şarkıcıların “Beni taşıyabilecek erkek yok” demeleri gibi. Kendilerini o kadar önemsiyor, halktan ve ülkeden o kadar ayrı tutuyorlar ki istedikleri tüm kriterlere sahip olan oy verebilecekleri bir parti bulamıyorlar. O kadar mükemmeliyetçiler ki mükemmel olanı bulmadıkça oy veremiyorlar! Sorsan şu anki durumdan memnun değiller ama gelecek olanların da bir şey yapabileceğine inanmıyorlar. Güzel kardeşim, alt tarafı gidip mühür basıp kâğıt katlayacaksın… Hâlâ iyi-kötü bir demokrasi varken elinde… Hâlâ oy kullanma hakkın varken yap vazifeni… Madem sistemi beğenmiyorsun değişmesi için bir çaba göster… Ya da beğeniyorsan devam etmesi için… Beğenmediğin düzenin ‘oy vermemekle’ değişeceğini mi sanıyorsun? Biliyorum ‘‘Ben inanmadığım yolda yürümem’’ diye düşünüyorsun. Peki, yürümeyip ne yapıyorsun? Oy kullanmamak demek, başa geçecek olan insanların senin her türlü hakların üzerinde istediklerini yapabileceklerine onay vermek demektir. Kendini sistemden soyutlayabiliyor musun? Var olan yasalarla yaşamaktan memnun musun? Ya da, alınan vergilerden mutluluk duyuyor musun? Git ve o mührü keyfini çıkara çıkara içinden geldiği yere bas. İstediğine!.. Katılım yüksek olursa toplumun gerçek eğilimi ortaya çıkar. Suriyeliler bile seçimde oy vermek için bekliyorken sizin oy kullanmamanız ülkeyi daha iyiye götürmez! Bu sessiz protestonuz hiç bilinmeyecek ve yine sadece şikâyet edip, ilgisizce oturanlardan olacaksınız. “Bir oy neyi değiştirir?” diye düşünmeyin! Bir oy çok şeyi değişti...