Bu muhteşem günbatımını izlerken daldım düşüncelere ve başladım
yazmaya…
Gün içinde nasıl da telaşla oradan oraya koşuşturduğumu düşündüm.
Trafikte nasıl sabırsızca stresle bir yerden bir yere gitmeye
çalıştığımı…
İnsanlara saygısızlıkları yüzünden nasıl kızdığımı…
Yapmam gereken ve olmasını istediğim şeyler için nasıl
telaşlandığımı, sabırsızlandığımı…
Eskiden çok sabırlı bir insandım hatta çocukken bile. Şimdi
çocukların da sabırsız olduğunu görüyorum. Anne babaların onların
bu sabırsızlığı karşısında nasıl koşuşturduklarını…
Oysa biz küçükken anne babamızı beklerdik hep. Bir şey için
tutturmak çok ayıptı. Kimse ‘‘Çocuğun psikolojisi bozulur, özgüveni
gider…’’ diye peşinden koşup durmuyordu.