Gün olmuyor ki, üzerimizde karabulutlar dolaşmasın. Yılanlar çıyanlar ve alçaklıkta seviyesi bile olmayan belhüm adalların ihanet ve hıyanetleri olmasın. İçerden veya dışardan artık fark etmiyor. Bel altı vuruşlara alıştık ama bu kadarına da pes diyorum.
Şu gavur Amerika’nın başına da belâ olan sarı domuzun yaptıklarını hangi sıfatları kullanarak açıklayabiliriz? Eski Türkiye döneminde yılbaşında gece yarısı çıkarılan dansözleri aratmayan kıvrıldıkça kıvrılmalar çoktandır kabak tadı vermesine rağmen günlük rutinimize girdi.
Adam tüm dünyayı cehenneme çevirmeye niyetli. Ne ar, ne namus, ne de insanlık hiçbir değeri olmayan bir kişiliksiz kimlik ile dediğim dedik, çaldığım düdük kabilinden bir hayasızlık içerisinde mazlum dünyanın tükürüklerini yağmur zannederek ömrüne ömür katacağı zannı ile vurdukça vuruyor.
Arkasında koca bir enkaz ve bu enkazın üzerinde de yaşama savaşı veren bir İslam dünyası bıraktı. Zulmünde bir ömrü vardır elbette.
Mazlum halklar er yada geç uyanacaklar.
Hiç kimsenin de yaptığı kötülükler yanına kâr kalmayacak.
Yaşayanlarımız bu gerçeklikleri görecekler.
Bu satırları yazarken kuzey Suriye cehennemine su vermeye başlamıştı ülkemiz.
Reisimizin birkaç gün içerisinde dediği süre başladı hayırlısı olsun diyelim.
‘Fırat Kalkanı’ ve ‘Zeytin Dalı’ Harekatlarını göz önüne aldığımızda fazla bir zaman beklemeyeceğiz İnşallah.
Dünya mazlumlarının hamisi durumunda olan devletimiz var oldukça ne Amerika ne de Rusya ve İran İslam topraklarını eskisi gibi çiğneyemeyecek İnşallah.