Gerçi yaşadığımız felaketler karşısında değil bin km ötelere, gözümüzü açıp etrafımıza bakacak halimiz yoktu geçtiğimiz günlerde. Önce birbirini takip eden orman yangınları, peşi peşine harlanıp ciğerlerimizi kavururken ardından bilhassa Batı Karadeniz’de meydana gelen sel felaketleri, aramızdan alıp götürdüğü 80’nin üzerindeki can’ımızla her birimizi derin üzüntülere boğmuştu.
O acı ve derin üzüntü içerisinde herkes bir şeyler söyledi felaketin sebebi olarak; kimi iklim değişikliğini, kimi dere yatağındaki yapılaşmayı, kimi de bölgenin iklim şartlarına göre alt yapı dahil gereken tedbirlerin alınmamasını dillendirdi. Bizim söyleyeceğimiz söz; bizzat felaket yaşamış, can verip acı çekmiş olan kardeşlerimiz başta olmak üzere, can kayıplarımız açısından bütün milletimizin başı sağolsun, diğer maddi kayıplarımız açısından bölge halkına ve milletimize geçmiş olsun diyor, bir daha bize böyle acıları yaşatmaması için Yüce Rabbime dua ve niyazda bulunuyorum.
Bu kadar hızlı olacağını ben de tahmin etmemiştim
Sevgili dostlar hatırlayacak olursanız geçen haftaki yazım Afganistan’da olup bitenlerle ilgili idi. Hatta bütün bu olup bitenler acaba ABD’nin hegemonyasının bitişinin ifadesi midir diye, sormuştum da…
Artık her neyse ABD vaki gizli mutabakat doğrultusunda Afganistan’dan çekilmek suretiyle Taliban’ın önünü açtı ve Taliban, elini kolunu sallıya sallıya ABD’nin de tahmin etmediği bir süre içinde hiçbir mukavemetle karşılaşmaksızın Kabil’e girdi. Kabil’e girdiklerinde de bilemiyorum bize bir mesaj mı vermek istediler, orası yoruma açık Raşit Dostum’a ait ülkenin kuzeyindeki lüks villayı öncelikle ele geçirip onun lüks koltukları üzerinde kameraya poz verdiler.
Hepinizin bildiği gibi Taliban’ın Kabil’e girişinden iki-üç gün önce Cumhurbaşkanı Eşref Gani ülkeyi terketmişti. Dostum’n da, villasında yakalanmadığına göre Cumhurbaşkanı Gani’nin çizdiği yoldan Afganistan’ı terk ettiği tahminlerin ötesinde fiili bir gerçek olarak meydana çıkmış oluyordu.