Sevgili dostlar; geçtiğimiz hafta Perşembe günü 18 Ağustos 2022 tarihinde sayın Cumhurbaşkanımız Ukrayna’ya günlük bir çalışma ziyaretinde bulunmuş, öncelikle Ukraynalı mevkidaşı ile başbaşa görüşmüş, daha sonra iki Lider Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in iştirakiyle üçlü bir görüşme gerçekleştirmişti.
Ukrayna-Rusya savaşının başlamasından bu yana, Erdoğan-Zelensky ilk olarak yüz-yüze bir araya geliyorlardı. Savaş sebebiyle Lviv’de gerçekleşen görüşmede iki lider stratejik ortaklık düzeyindeki Türkiye-Ukrayna ilişkilerini bütün yönleriyle değerlendirmişlerdi. Ayrıca Erdoğan, ikinci bir Çernobik faciasının yaşanmaması için Rusya’nın kontrolündeki Zaporijya Nükleer Santrali’nde yaşananlara dikkat çekmişti.
Üçlü görüşmede ise Ukrayna tahılının dünya pazarlarına ulaşma yolunda devreye sokulan mekanizmanın geliştirilerek sürdürülmesi ile birlikte dünyanın hasretle beklediği Ukrayna-Rusya savaşının diplomatik yollarla sona erdirilebilmesine yönelik atılabilecek muhtemel adımlar ele alınıp görüşülmüştü.
Dünya barışına giden yolda, hem de Türkiye’nin öncülüğünde, hele hele sayın Erdoğan’ın organize ve liderliğinde mesafe alınması, hem içeride hem de dışarıda bazı çevreleri rahatsız etmişti. Zira onlar kendi hedeflerinin gerçekleşmesi yolunda, her ne kadar savaşan taraflar birbirlerine benzerlikleri olan iki ülke de olsa, savaşın devam etmesini, böylece arkasında olduklarını fiilen gösterdikleri TARAF vasıtasıyla, karşısında durdukları TARAF’ı tamamen çökertmek için savaşın devam etmesine UMUT bağlamışlardı.
Devam eden savaştan, akan kandan menfaat devşirme hedefindeki o haricî organizasyon, hem Rusya’ya hem de Türkiye’ye göz dağı verircesine, çok isabetli bir hedef belirlemiş ve bu doğrultuda HAİN bir plan hazırlamışlardı. Planları doğrultusunda 21 Ağustos Pazar gecesi Rusya Devlet Başkanı Putin’in “BEYİN” lakabıyla anılan başdanışmanı, aynı zamanda Türkiye dostu ve geçmişte iki ülke arasında meydana gelen uçak krizinin çözümünde en etkin rolü oynayan, Yunus Emre Enstitüsü’nün kültür faaliyetleri kapsamında benim de kendisiyle görüştüğüm Rus filozof Alexander Dugin’in arabasına saatli bomba yerleştirdiler.
Hedef, Alexander Dugin’în etkisiz hale getirilmesi ve böylece onun öncülüğünde Türkiye-Rusya arasında karşılıklı anlayış ve dostluğa dayalı olarak tesis edilen ve belli bir süreçten sonra istikrar kazanan iki ülke arasındaki sulh ve sukünun zedelenip kaos’a dönüşmesiydi. Ama onların hesabı varsa Rabbimin de hesabı vardı; işte bizce bilinmeyen o mutlak hesap ve organizasyon kısacası TAKDİR doğrultusunda, ortaya çıkan yeni durum gereği; Dugin, kızı Darya Duginia ile birlikte kendi arabasıyla evine dönecekken bu sefer Dugin, birlikte gidecek oldukları kendi arabasını kızına bırakıyor ve başka bir arabayla değişik bir yoldan eve dönüyordu.