Bu güne kadar bu sütunlarda şairin “meçhule giden bir gemi” benzetmesiyle bizim limandan kalkıp bizlere mendil sallıyan iki üç yakınımın geçici vedalaşmasını siz okurlarımla paylaşmıştım. Sırasıyla bunlardan biri; bir bakıma baba vekilim büyük ağabeyim, ikincisi; Muhammedî yaşayış tarzını davranışlarına yansıtıp güncelleştirmek suretiyle huzur diyarına dönüştürdüğü hanemizi hasret ve özlem içerisinde hatıralarımıza emanet edip Hak’ka yürüyen Hayat Arkadaşım, üçüncüsü de; ruh ve mana bütünlüğüme kavuşmamda mihmandarım, karakter hamurumda mevcut en belirgin parmak izlerinin sahibi, bir bakıma hayat mektebindeki ilk hocam olan diğer ağabeyim idi.
Dün de artık meçhule değil, bizim için malum olan, mutlak olarak inandığımız ebedi hayata doğru bir gemi kalktı bizim limandan… Hem de fırtınalı bir günde… Esen rüzgarın etkisiyle birbirini kovalayan kar lapacıklarının altında, küçük ablamın eşi eniştem bu yalancı dünyaya veda ile mendil sallıyordu dostlarına…
Yaşanan olaylar milletin karekterindeki köke bağlılığı subuta erdiriyordu adeta
Limandan kalkış ve onu takiben devir-teslim olayı dün 18 Ocak Salı günü gerçekleşmişti. Fırtınalı karlı bir gündü. Nitekim D-100 diye adlandırılan E-5, muhtemel kazalara meydan vermemek için tedbiren Düzce Kaynaşlı’dan itibaren geçici olarak trafiğe kapatılmıştı. Kar yoları kaplamış seyr u seferi neredeyse imkansız kılmıştı. Ama bütün bu olumsuz şartlara rağmen Emniyet, İl Özel İdaresi, Müftülük, dost ve komşular gayretlerini, sevgilerini ortaya koymuşlar, tabir caizse fırtınalara, kasırgalara “dur” deyip, olumsuz şartları makul ve mutedile dönüştürerek kederimize ortak olmuş, hatta hüznümüzün hamd ve sena’ya dönüşmesine ön ayak olmuşlardı.
Sevgili dostlar, elbette ki ölüm Allah’ın emridir. Bu emir ve ferman karşısında hiçbirimizin söyleyecek bir sözü olamaz. Ama itiraf edeyim ki, 18 Ocak 2022 itibariyle karşılaşmış olduğumuz bu “Emr-i Hak” sonucu, ben bir kere daha bu asil milletin birlik ve beraberliğine, kök ve asaletine olan bağlılığına, göğsünde kat kat var olan iman ve asaletini hiçbir emperyalist-siyonist organizasyonun, velevki yerli işbirlikçlleri ile elele vermiş olsalar da asla sarsamayacaklarına bir kere daha inandım.
Asla abarttığımı zannetmeyin…Hakikaten biz kökü mazide olan bir atiyiz. Bu özellikleri, bu fedakarlıkları başka bir toplumda bulamazsınız. Hem de temelinde varlık ve bolluk olmayan, tam aksine kıt-kanaat kendine yetecek kadar var olanından fedakarlık esasına dayanan bir özveri ve diğergamlık… Kayıtlara geçmesi geçerken bir olaydır; komşu mahallenin muhtarı 17 Ocak’ı 18 Ocak’a bağlayan gece saat 22.30’da mezarlığa gidip mezarın kazılması işleminin tamamlandığını kontrol ediyor ve mezarın kazılma işleminin tamamlandığını görünce kar yağdığında, mezarı kar kaplamasın diye mezarın üstünü tahtalarla komple örtüyor.